Ulusal Devletler ve Etnik Kimlik: Çoğulculuk ve Geçmişin Yeniden Okunması
Her devlet, kendisini anlatan bir hikâyeyle yaşar. Bu hikâyede sınırlar yalnızca coğrafi değil; belleğe, dile ve hakikate çizilir. Devlet, yalnızca yasa yapan değil; aynı zamanda anlam üreten bir aygıttır. Bize kim olduğumuzu söyleyen, kim olamayacağımızı da belirleyen odur. Ne zaman konuşabileceğimizi, hangi dille konuşabileceğimizi, hangi geçmişi hatırlamamız gerektiğini, hangisini unutmamızın daha “makbul” olacağını… Bütün bunları, bir elin görünmez kılındığı bir yazgı gibi önümüze koyar.
Ama her anlatının bir hayaleti vardır. Bu hayalet, bastırılmış olanın yankısıdır. Her milli marşta duyulmayan bir çığlık, her resmi törende görünmeyen bir yüz, her ders kitabında yer almayan bir kelimedir. O hayalet, halkların parçalanmış hafızasında, dillerin yasaklanmış melodisinde, isimlerin değiştirilmiş harflerinde yaşar. Ve işte tam da orada, devletin aynasında bir kırık belirir. O kırık, egemen kimliğin suretine düşen bir gölgedir: Başka bir halkın, başka bir yurttaşlığın, başka bir adaletin mümkün olduğunu fısıldayan bir gölge…
İşte bu yazı, o gölgenin izini sürüyor. Ulus-devletin tarihsel taşıyıcılarından kopuşunu, meşruiyet krizi içinde kimliğe sarılışını ve çoğulculuğu bir tehdit olarak kodlamasını ele alıyor. Çünkü bugün “eşit yurttaşlık” fikri, yalnızca hukuki bir önerme değil; iktidarın kurucu mitosuna yöneltilmiş radikal bir sorudur: Bu devlet kimin için var?
Modern çağın siyasal mimarisi, ulus-devlet formuyla örülmüştü. Bu form, 19. yüzyıl Avrupa’sında yükselen sanayi burjuvazisinin tarihsel ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmişti. Feodal parçalanmışlığa karşı merkezileşmiş hukuk, sınırlara tabi iç pazar, ortak bir dil, kültür ve hafıza: Burjuvazinin “akılcı düzen” dediği şey buydu. Ulus-devlet, ekonomik üretimin, siyasal yönetimin ve ideolojik inşanın senkronize bir hale getirildiği büyük bir modernist projeydi. Ulus denilen kavram, bir hayali cemaat değil, sermayenin kendisini evrensel bir kimlik içinde meşrulaştırma aracına dönüşmüştü.
Ama bu tarihsel ittifak sona erdi. Bugünün........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d