Volkan Konak
Hayatımda, tanımış olmaktan, arkadaşı, dostu olmaktan gurur duyduğum insanlardan biriydi… Lakabı, bu pırıl pırıl insanı gayet güzel anlatıyordu:
-Kuzey’in oğlu!
O kadar yakışıyordu ki bu lakaba… Üstelik tam da öyle yaşıyor, düşüncelerine, inandıklarına karşı olanların önünde dimdik duruyor, asla boyun eğmiyordu… Söylediği şu sözlere uygun yaşadı hep:
-Bir sanatçı asla dalkavuk olamaz, olmamalı…
Susturmak için her şeyi yaptılar; paçavralarında “itibar suikastları” bile düzenlemeye yeltendiler, susmadı… Üzerindeki bembeyaz gömleğe bir toz zerresi bile yapışmadı! Hakkında ipe sapa gelmez davalar bile açıldı, güldü geçti…
Bu kez satın alarak susturmaya, döndürmeye çalıştılar; büyük paralarla reklam teklifleri götürdüler, dönüp bakmaya bile tenezzül etmedi! Kazandığı anasının ak sütü kadar helal parayla son olarak bildiğim kadarıyla 63 yetim çocuğu okutuyordu, “babaları olamasam da amcaları olurum” diyordu…
İşte o el uzattığı çocuklardan biri, Kıbrıs’ta sahnede fenalaşıp yere yığıldığında yanına ilk koşanlardandı, büyümüş, doktor olmuştu… Elinden geleni yaptı ancak başaramadı. Kuzey’in oğlu uçup gittikten sonra sosyal medya hesabından ağlayarak feryat etti…
Sahnede neyse, yaptığı ya da katıldığı TV programlarında neyse, hayatın içinde de oydu; samimi, sahici, üzüntüsünü, hüznünü, neşesini saklamayan, yaşayan bir sanatçıydı, “Mustafa Kemal’i sevmeyenle ahbaplık etmem” derken doğruyu söylediğini gözlerinden, sesinin tınısından........
© Nefes
