Osmanoğulları ve Türkler...
Bu iktidarın temel özelliklerinden biridir, Yeni Osmanlıcılık!
Osmanlı “ecdadımız”, Suriye “bakiyemiz”, Araplar “kardeşlerimiz” sözleri yıllardan beri sürekli önümüze sürülür, durur… O halde şu soruyla başlamak lazım:
-Hangi ecdadımız Allah aşkına?
Osmanlı kimdi?.. Osmanlı, Türk’ü, Türklüğü kabul ediyor muydu? Yoksa bırakın kabul etmeyi, tam tersine derin bir tiksinti ve aşağılama ile ret mi ediyordu?
-Bu soruları dürüstçe, hiç kıvırmadan ve belgelerle yanıtlamak gerek...
Necip Mirkelamoğlu, “Atatürkçü Düşünce ve Uygulamada Din ve Laiklik” isimli kitabında şunları yazıyor:
- Osmanlı devletini kuran, başlangıcından sonuna kadar uğrunda can verip kan akıtarak, her türlü maddi ve manevi fedakarlıklarla asırlarca onu omzunda taşıyan, zaferlerin gerçek sahibi, yenilgili ve hicranlı günlerin masum ve mazlum ‘tebaası öz be öz Türk halkıdır... Ne var ki aynı sözleri, padişahların, sadrazamların, vezir, ümera ve ulemanın, Saray ve Enderun aristokrasisinin, kapıkulu taifesinin büyük çoğunluğu için söylememiz mümkün değildir... Bu tanıma giren zümrede hiçbir gün ve zaman “Türklük” ruhu ve mensubiyet duygusu belirmemiş, ifade olunmamıştır. Özellikle Fatih’ten sonra “ben Türküm” diyen bir padişah sesi duyulmamıştır. Bu aristokrat zümre Türk halkını yalnız can, kan ve mal vergileri için hatırlamış, onun dışında Türk olmayı bir hakaret, aşağılama ve utanç vesilesi saymıştır...
Acıklı değil mi?..
“Nadan Türk!”
Ama bu kadarla kalmıyor…
Yavuz Sultan Selim’in halifeliği devraldığı 1517’den itibaren ise Araplar........
© Nefes
