“Biz halkız!”
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde!..
Gençliğimin en ateşli, en heyecan verici sloganlarından biriydi. Biz, yani halk yenilmezdi, yenilemezdi. Her ölümde yeniden doğar, ölür bir daha doğar, çoğalır ve güçlenirdi!
Halk bir kez ayağa kalktı mı ne faşizm ne emperyalizm ne de yerli uşakları önünde durabilirdi.
-Kutsal güç halktı!..
Kuşkularım giderek güçlenmekle birlikte, özellikle 70’lerin ikinci yarısını bu sloganla iç içe yaşadım diyebilirim.
Bu sloganın beynimden ve yüreğimden silindiği tarih ise 12 Eylül 1980’dir. Bizim düşündüğümüz ve de yüklediğimiz anlamda,
halkın en büyük güç olmadığını, bir halkın “güç” olabilmesi için olmazsa olmaz temel koşulların bulunması gerektiğini acı biçimde öğrenmiştik!
Ayağa kalkacak olan halkın birtakım özellikleri olmalıydı. Ulus olma bilinci, insan hakları ve demokrasiye duyarlık, bağımsızlığa ve özgürlüğe sahip çıkmak, kazanılmış haklardan ödün vermemek, çağdaşlaşma yolunda kararlı olmak vb…
-Söylemesi acı ama, ne yazık ki bu nitelikler bizde yoktu!..
Günümüzün yakıcı sorusu olarak soralım; biz nasıl bir toplumuz?..
Yanıt maalesef hiç de iç açıcı değil! Biz, ders kitaplarında okutulan ya da hamasi nutuklarda anlatılan toplum değiliz. Gelin, kırılmadan gücenmeden kendi........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gina Simmons Schneider Ph.d