Ver gazı coştur Lazı
Erdoğan geçen hafta Malezya, Endonezya, Pakistan gezisine çıktığında elimde -Osmanlı tarihi konusunda otorite- tarihçi Suraiya Faroqhi’nin “Osmanlılar ve Babürlüler” kitabı vardı…
Gezide ülke liderlerinin Gazze katliamı konusunda Erdoğan’ın mücadeleciliğini öven sözlerini duyunca, “bizim tarihimiz hiç mi değişmeyecek” dedim.
Osmanlı döneminde İngilizler, Almanlar başta olmak üzere Avrupa ülkeleri alavere dalavere ile bizi hep savaşa soktu…
Gezide devlet başkanlarının iltifatları Savcı Sayan’dan Rahim Er’e kadar kimilerini heyecana getirdi! “Halife isteriz” demeye başladılar. Coştular:
- Gidilen ülkeler “halife toprağı” idi…
- “Lozan’da halifelik elimizden alınmış” idi…
Ne çabuk manipüle ediliyorlar?
Acaba, “Kutsal Aldanışın Soyağacı/TAĞUT” kitabımın ikinci cildini mi çıkarsam? Gerçi, kim gerçeği arıyor ki?
Girişi Suraiya Faroqhi’den açtım onunla sürdüreyim; “Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir” adlı kitabı var. Tarih yazıcılığının olmazsa olmazının kaynak okumak olduğunu ısrarla vurguluyor.
Dolduruşa gelip “halifelik” isteyenler hakikati ne kadar biliyor? Yazayım:
Çok derine kazmayayım; Emevilerin, Abbasilerin halifeliğine girmeyeyim!
Günümüz resmi tarihine göre, (Yavuz) Selim, 1517’de Kahire’deki Memlük Devleti’ne son vererek halifelik unvanını İstanbul’a getirdi!
Peki, dönemin Osmanlı tarihçileri ne yazdı:
- Osmanlı tarihine dair “Mir’ât-ı kâinât” adlı kitaplar yazan Mehmet Muhyettin Nişancızade eserlerinde “halifelik transferinden” hiç bahsetmedi…
- “Tarih-i Al-i Osman” gibi kitaplar yazan Mehmet bin Mehmet (Edirnevi) eserlerinde “halifelik transferinden” hiç bahsetmedi…
- Osmanlı Beyliği’nin........
© Nefes
