Tahammülsüzlük
Toplumda korku var…
Toplumda endişe var…
Toplumsal gerginlik neredeyse sosyal fobiye dönüşmek üzere.
Giderek tırmanan siyasi gerilim bunu körüklüyor. İktidarın 23 yıllık süreci gözden geçirildiğinde görülüyor ki; politika yapmayı sosyal çatışma çıkarma/şiddet üzerine inşa etti/ediyor! Ve daha vahimi:
Siyasi pratiğini-tavrını onaylamadığı herkesi, “huzursuzluk çıkarıyor” bahanesiyle cezalandırmaya ve en nihayetinde kendince “ıslah” etmeyi sürdürüyor. Bu sebeple: Çoğulculuğa tahammülü yok, farklılıklara hoşgörü göstermiyor, hatta bu aykırılıklardan nefret ediyor ve nihayetinde saldırganlaşıyor…
Evet, zayıf gördüğü “ötekine” saygısızlık yapıyor, aşağılıyor ve hatta zulmediyor, eziyor…
Yasalarla “askeri disiplin” altına alınmış “kamu düzeni” istiyor, ki bunun ideolojisinin ne olduğunu biliyorsunuz: Totaliterlik!
Ancak şunu göz ardı etmemek lazım: Buna yol açan zihinsel süreç! Yani:
Adaletsizlik, salt bu iktidarın sorunu değil; toplumsal-siyasi hoşgörüsüzlüğün tarihsel-sosyolojik sebepleri var.
Muktedir iktidarlar doğuran siyasi-kültürel “kodlara” ışık tutmak şart. Bununla yüzleşmeden ülkede demokratikleşme sağlanamaz. Açayım:
Öğrenme alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Anlıyorum bireysel idrak hemen olmuyor; gerçeğe ulaşmak sabır, cesaret, zaman istiyor.
En önemlisi; sorgulama, öğrenme isteği…
Görüyoruz-yaşıyoruz büyüsüne kapılan “tarihi efsaneler” yüceltiliyor, genelleniyor. Mesela:
- “Osmanlı hoşgörülüydü!”
Çokça kabul gören bu mit tekrarlanıp duruyor. Bakınız: Gerçek ve yapıcı diyalog ancak diğer kültürlere içten saygı ve anlayış beslenildiği zaman........
© Nefes
