menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İtaat korkusu

284 1
13.02.2025

Güvensizlik, belirsizlik olgusuyla risk altına giren toplumlarda korku kültürü büyür…

Korku çaresizlik, karamsarlık yaratır.

Korku toplumu ayrıştırır, çatışma çıkarır.

Ve:

Korkuyla baş etmenin öncelikli yolu, korkunun kaynağı olan
problemle yüzleşmektir.

Mesela:

Totaliter bir ülkede mutlak gücünü korumak isteyen iktidar, gün gelip halkın kendisine itaat etmeyeceğinden korkar…

Aksi de geçerlidir; iktidara itaat etmeyen de başına bir şey getirileceğinden korkar…

Böylece her iki taraf da korkutmayı-korkmayı göreve dönüştürür.

Baksanıza:

İktidar her taşın altında “üst akıl” arıyor.

Herhangi bir konudaki sokak
röportajında ise -yaşamı boyunca meşruluk zemininden ayrılmamış-insanlardan sıklıkla şunu duyuyoruz:

- “Silivri soğuktur.

Yani, iktidara rıza göstermeyenlerin cezaevine atıldığı vurgulanıyor! Pek haksız sayılmazlar; iktidarın cezayı terbiye aracına dönüştürdüğü sır değil…

Maalesef korku, siyasetin tahakküm aygıtı haline getirildi.

Peki, insanlar siyasi korkuyla nasıl baş etmelidir: Bilinçle!

Ekranlar “yargı makamı” gibi

Hangi TV kanalları olduklarını yazmayayım. Sürekli ekrandan isimler vererek korku yayıyorlar:

-Şu belediye başkanına operasyon yapılacak, şu belediye başkanı hapse atılacak…

Korku rüzgarı bugünlerde şuna döndü:

-Şu gazeteciler, şu yayın organları hedef!

Bu tür konuşmalar, yapılan ya da yapılacak olanı meşrulaştırmak, halkı hazırlamak ve korku yaymak değil mi?

Gazetecinin görevi tahmin yapmak değil, bilgiyi-belgeyi-haberi kamuoyuyla paylaşmaktır. Ancak:

Son yıllarda sayıları hayli çoğalan ekranlar ve........

© Nefes