Bahçeli ve Öcalan Rhode’a karşı!
2 Mart’ta Sırrı Süreyya Önder’le konuşmuştum ve “Bu süreçte üçüncü göz yani uluslararası müdahale var mı?” sorusunu yöneltmiştim:
“Ne kadar olabilirse o kadar varlar. Eşya ve tabiat denkleminde bu iş. Maksimum başkalarını karıştırmadan yürüyen bir süreç bu. Başkaları, bu işin sırf güvenliği için ne kadar muhatap alınabiliyorsa o kadar muhatap alındı. Şunu net ifade edebiliriz: Şu anki süreçte üçüncü göz yok. Hazırlanırken, diplomasi yürütülürken elbette görüşülen yerler oldu ama buradaki temel yaklaşım, onların süreç için tehdit oluşturmasının önüne geçmekti. Bu yol ve yöntemlerin nasıl olduğunu ileride tarih yazar ama kesinlikle ve kesinlikle hiçbir üçüncü göz yok, Ankara merkezli. Küçük küçük adımlarla bugüne geldi.”
Buradaki kritik cümleleri alt alta yazayım:
“Ne kadar olabilirlerse o kadar varlar.
“Diplomasi yürütülürken elbette görüşülen yerler oldu ama buradaki temel yaklaşım, onların süreç için tehdit oluşturmasının önüne geçmekti.
“Bu yol ve yöntemlerin nasıl olduğunu ileride tarih yazar ama kesinlikle ve kesinlikle hiçbir üçüncü göz yok, Ankara merkezli.”
Bu cümlelerden de altını çizdiğim: “Bu yol ve yöntemlerin nasıl olduğunu ileride tarih yazar.” (Bir on yıl sonra süreçle ilgili mutlaka ama mutlaka kitaplar çıkacaktır, raporlar medyaya yansıyacaktır.)
Önceki gün.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik TV100 canlı yayınında dedi ki: “Şu anda bizim yürüttüğümüz süreçte üçüncü bir göz yok. Yani doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gözleri bunu görecek, raporlayacak ve Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edecekler.”
Peki “üçüncü gözün” olmadığı bu denklemde hangi “ilke” etrafında buluşuldu?
Önce Abdullah Öcalan’ın 19 Haziran’da........
© Nefes
