Transferler değil, golleriniz nefes olsun!
Bir ülke düşünün. Akıl terazisi kırılmış, adalet terazisinin kefesi haraç mezat satılmış. Kafka yaşasaydı, sanırım postacı olurdu; en azından mektup taşımak bu coğrafyada adalet taşımaktan kolaydır.
Sabah kalkıyorsun, bir belediye başkanını daha götürmüşler, akşam oluyor, yapay zekaya soruşturma açılmış. Televizyon ekranlarında kapkara bir örtü var, ama kara örtüyü biz çekmiyoruz, başkaları da çekmiyor; ekran, kendi kendine kararıyor.
Açlık gırtlağa kadar gelmiş, işsizlik, borç, sefalet damarda geziyor ama gündemi yetişip tutmak mümkün değil. Bir yangın çıkıyor, ciğerimiz tutuşuyor, ormanlar yanıyor, yanacak yer kalmayınca yangın “kontrol altına alındı” diye duyuruluyor. Ve hiçbir şey olmamış gibi unutulup, başka gündemlere geçiliyor.
Bütün bu cehennemin ortasında, ülkede futbol transferi konuşuluyor. Victor Osimhen’e 75 milyon euro peşinde koşturanlar, Jhon Duran’a verilen “bir hayli fazla” paranın bile tadını çıkaramadan yeni isimler kovalayanlar, Beşiktaş’ın “batıyoruz” derken Orkun Kökçü’ye 30 milyon euro bağlaması…
Sadece para konuşuyoruz, çünkü başka hiçbir şeye kulak vermek istemiyoruz. Zygmunt Bauman, “Akışkan Modernite”de der ki: “İnsanların gözleri başka yere çevrilmişken yapılan kötülüklerin hesabını sormak en zorudur.” Bu ülkede herkes gözünü başka yere çeviriyor. Hesap soracak akıl, tatile gitmiş. Mali müşavir çok, vicdan........
© Nefes
