menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fenerbahçe şakşakçıları

59 2
28.07.2025

Yolun başında, Saracoğlu’ndan Divan Kurulu’na uzanan yolda, karanlık gözlüklü polislerin arasında ilerlerken, bir an kendimi işçi grevine gidiyormuş gibi hissettim.

Fakat polis sayısı, güvenliğin ötesinde bir “tedirginlik heykeli” gibi dizilmişti kaldırım kenarlarına. İçeri adım atınca, salonun dört bir yanını sarmış özel güvenliklerin bakışlarıyla karşılaştım. Bir camiada güvenlik duvarı ne kadar yükselirse, gönüller arasındaki mesafenin de o kadar açıldığını anladım. Sadece Fenerbahçelilerin olduğu bir salonda bu kadar çok güvenlik, ayrışmanın heykelini dikiyordu sanki.

Salona girdiğimde, kalabalığın yarattığı basınç iliklerime kadar işledi. Sandalye arayan gazeteciler, koridorlarda birbirine çarpa çarpa ilerliyor. Salonun en arka sol köşesinde Aziz Yıldırım ve kurmayları kümelenmiş.

Hani ilkokulda hep yaramazlar arka sırada olurdu ya, tam öyle. Yöneticiler sahneye çıktıkça, salonda ince bir uğultu yükseliyor. İmza süreci anlatılınca, uğultu bir anda fırtınaya dönüyor. O kadar çok ses var ki, insan kimin ne dediğini duymuyor. Ama esas mesele sözlerde değil, nefretin dozunda gizli.

♦♦♦♦♦

“Birlik ve beraberlik” ezberiyle büyütülmüş neslin çocukları, bugün, kavganın ve nefretin arka sıralarında saf tutmuş durumda.

Kimse Fenerbahçe’nin menfaatini savunmuyor; herkesin gözü, kendi iktidarının küçük sofrasında. Aziz Yıldırım efsane, Ali Koç’un Fenerbahçeliliği tartışılmaz. Fakat ikisinin de yanındaki “şakşakçılar”, insanı insan yapan o soylu amaçları, kendi basit çıkarları uğruna ‘meze’ etmeye yeminli.

Bir kimse sürekli şakşakçılar arasında yaşarsa, eninde sonunda kendi sesini duyamaz olur. Bu iki başkan, yanlarındaki alkışçı korosu ile birlikte, artık kendi yarattıkları canavara dönüşmüş gibiler.

Ali Koç konuşurken, Fenerbahçe Başkanlığı makamına öyle bir saygısızlık yapıldı ki, gözlerim gördüğüne inanmadı. Aynı durum Aziz........

© Nefes