İmralı Coşkusu!..
Milli Mücadeleyi yapıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran TBMM’den üç zatın, 40 bin insanımızın katili, bölücü terör örgütünün başının ayağına gönderilmesi kararından sonra birilerinin zafer sarhoşluğuyla nasıl coştuklarını en kalın çizgilerle not edelim.
“Tarihi önem ve kıymette olan” bu kararla birlikte Kürt sorununun çözümüne ve demokratik Türkiye’nin inşasına daha emin adımlarla yürüyeceklerini açıklayan İmralı kraliçesi Pervin Buldan, CHP’nin gidişe katılmamasına, “Ana muhalefet partisi DEM Parti’dir. Nokta.” imasıyla tepki gösterdi.
DEM’in eş başkanı Tuncer Bakırhan da, “CHP’nin kararını bir yere not ettiklerini” duyururken, “CHP’nin üye vermeme kararının Kürtleri kırdığını, yaraladığını” iddia etti.
“Oldukça utangaç, yüzeysel ve yetersiz gerekçelerine rağmen Kürt kökenli birisi olarak CHP’nin kararı beni hiç kırmadı, yaralamadı, aksine çok sevindirdi.” dedikten sonra CHP’nin suça ortak olmasını niye bu kadar istediklerine bakalım.
100 Yıllık Yara Değil Hesaplaşma
Bakırhan şunları buyurdu:
“Tam da 100 yıllık bir yarayı sarmak için şimdi sorumluluk almayacaksak ne zaman sorumluluk alacağız?.. Biz hiçbir partiye ‘ilkelerinizden vazgeçin’ demiyoruz. Ama barış, tüm partilerin ve ilkelerin üzerinde tarihi bir sorumluluktur… Yüzyıllık meselede tarihi sorumluluğu olan kurucu partinin daha cesur olmasını bekliyorduk… Kurucu bir akıl yerine geçmişin reflekslerini tercih edilmesinin kimsenin yararına değil… Kurucu parti barışın yanında durmalıdır… Tarih bu anı kaydedecek ve yeri geldiği zaman gençler, ‘Siz niye sorumluluk almadınız?’ sorusunu bir gün soracak. Sorumluluk almayanlar umarım bu sorunun cevabını iyi çalışır.”
“100 yıllık yara”dan kasıt besbelli: Sevr’in parçalanması, Lozan’ın imzalanması, Türk Milleti’nin egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması.
Şu cürete bak!.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu partiye bir yandan, “ilkelerinizden vazgeçin demiyoruz” diyor, öte yandan “barış”ın tüm parti ve ilkelerin üzerinde tarihi bir sorumluluk olduğunu öne sürüp, “Gel, kurduğun bu devleti yıkmamıza ortak ol.” teklifinde bulunuyor.
Diğer eş başkan Tülay Hatimoğulları da CHP’nin İmralı kararını eleştirirken, şu itiraflarda bulundu:
“Bu ülkenin, Cumhuriyet’in kurucu partisinin Ada’ya gitmekten imtina etmesi ve bu sürece olan yaklaşımı bizler tarafından üzüntü ile karşılanmıştır. Yine üzülerek ifade ediyoruz ki, 100 yıllık inkârcı ve imha siyasetinin yarattığı kodlar yeniden ve yeniden diriliyor. Oysa bizim bu dönemde yaratmak istediğimiz şey; bu kodları ortadan kaldırmaktı… Bu dönemde yine en büyük amacımız, ezberlerin bozulmasıydı… 100 yıllık inkâr ve imha siyaseti ile derinleştirilen Kürt sorununun çözülmesi ile ilgili herkesi olanca gücüyle katkı vermeye bir kez daha davet ediyoruz.”
Görüldüğü üzere o da; sözde “Kürt sorununu” Lozan’a, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş esaslarına dayandırıp ülkenin ve Cumhuriyet’in kurucu partisinin kuruluş kodlarından vazgeçmesini istiyor.
Ya Edirne Cezaevi’ndeki eski eş başkan Selahattin Demirtaş ile eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’nın, Almanya’da düzenlenen “Birlikte Yaşamı Şekillendirmek: Türkiye’de Çözüm Süreci ve Gelecek Perspektifleri” başlıklı konferansa gönderdiği mesajda; “Her şeyden önce,........© Müyesser Yıldız





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein