menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kıbrıs’ta çözüm ya da “çözüm dönemi” açılmalı

11 15
01.11.2025

Kıbrıs Türk halkı yeni bir lider seçti: Tufan Erhürman. Sakin, ölçülü ama derin anlamlar taşıyan bir değişimdi bu. Lefkoşa’da hava temkinli bir iyimserlik içindeydi; Ankara’da ise dikkatli bir sessizlik hâkimdi.

Bir süre herkesin aklında aynı soru vardı: “Ankara ne yapacak?” Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin “82’nci il” açıklaması gündeme bomba gibi düştü.

Kısa süre sonra tablo netleşti: Türkiye, sonucu da değişen siyasi iklimi de kabullendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tabii ki Bahçeli’ye hiç değinmeden, Kıbrıs Türk halkının tercihine saygı duyduğunu, Cumhurbaşkanı Erhürman’I tebrik ettiğini, yakında Ankara’da da misafir edeceğini açıkladı. Ancak bu kabul, yeni bir dönemin başlangıcına mı, yoksa önceden öngörülmüş bir planın parçasına mı işaret ediyor, işte orası biraz muamma.

Erhürman’ın zaferi, Ankara’nın uzun süredir çekmecede tuttuğu bir “B planı” mıydı? Batı’yla yeniden denge kurmak, diplomaside nefes almak için Kıbrıs’ta böyle bir değişime mi ihtiyaç vardı?

İddia edildiği gibi, önceki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kazanması için eski-yeni siyasetçilerden futbolculara, sanatçılardan malum “hocalara” kadar yapılan o tuhaf destek kampanyaları ters tepeceği biline biline mi organize edildi?

Gerçekten öyleyse, oldukça ustaca bir mühendisliktir bu. Ama değilse, o zaman sahadaki fiyaskoyu açıklamak kolay değil. Seçimden bir gün önce bir gazetede yayımlanan, verisiz, yöntemsiz, “anket” denmeye bile utanılacak bir sözde kamuoyu araştırması; hem ajansı, hem o gazeteyi, hem de editörünü rezil etti.

Sadece manipülasyon amacıyla uydurma bir anketi yasağı bile bile yayımladılar. Nitekim, Kıbrıs Türk Medya Etik Kurulu hiç “ama” veya “fakat” demeden kınadı, hem gazeteyi hem de o uydurma anketi yaptığını iddia eden kamuoyu şirketini.

Tüm bunlar gerçekten planlı mıydı? Yoksa Kıbrıs’ı, Kıbrıs Türk kültürünü, ada insanının siyasetle kurduğu o özel mesafeyi bilmeden, Türkiye’deki seçim kampanyası mantığıyla kurgulanan bir iletişim kazası mıydı?

Eğer bir stratejiyse, başarıya ulaşmıştır; değilse, tesadüflerin en zekisidir.

Bu hengâmede bir kişi belli ki gelişmelerden tamamen habersizdi. Veya bugün için yaratılan algı o. Siyasetin reflekslerinden biri olarak, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “82’nci vilayet” çıkışı kısa süreli bir heyecan yarattı.

Ama kimse bunu Ankara’nın resmi yaklaşımı olarak görmedi. Tam tersine, Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanlığının sergilediği gibi Ankara’nın asıl çizgisi olgunluktu: Kıbrıs Türk halkının iradesine saygı.

Erhürman’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da görüşmesi bu yazı yazılırken henüz programlanma aşamasındaydı. Bu görüşme, sadece bir “tanışma ziyareti” değil; aynı zamanda yeni dönemin yönünü belirleyecek ilk adım.

Zira Ankara da artık biliyor: Adadaki ve bölgedeki gelişmeler, Kıbrıs sorununun sonsuz bir dosya olarak rafa kaldırılmasına izin vermiyor.

Gazze savaşı, İsrail–İran gerilimi, Doğu Akdeniz’de enerji paylaşım hesapları ve Avrupa’nın güvenlik........

© Muhalif