Kerkük Boru Hattı Bilmecesi
Türkiye’nin zaman zaman Karadeniz’de ve Gabar dağında ne kadar mebzul doğal gaz ve petrol rezervleri olduğunu duyup seviniyoruz da bunun pek faydasını görmüyoruz. Öte yandan Saddam ve Ecevit’in 27 Ağustos 1973 de imzaladığı Ham Petrol Boru Hattı(Crude Oil Pipeline Deal) anlaşmasına göre temeli 1975 yılında atılan ve 1984 de devreye giren Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının akıbeti, 2023 den beri meşum. Tabii bunun “petrol ve doğal gaz zengini” Türkiye’ye verdiği zarar büyük. BOTAŞ’ın, Türkiye sınırları içinde işletme, kontrol ve bakımından sorumlu olduğu boru hattının başlangıçta günde 500.000 varil petrol sevk kapasitesinin olacağı belirlenmişse de jeopolitik riski yüksek bölgede PKK terör saldırıları nedeniyle Silopi, İdil, Midyat, Viranşehir, Araban ve Pazarcık istasyonlarının bazılarından yapılan pompalama, genellikle öngörülen miktarın altında kalmıştır. PKK boru hattına ilk saldırısını 1984 yılının Ağustos ayında iddialara göre “Suriye, İran ve Sovyetler desteği ile” yapmıştı. Daha sonra şiddetlenen saldırılar 1990 lı ve 2000 li yıllarda da artarak sürmüş, 2009 da ve hatta 2011 da kurulan yarı özerk Kürt Federe Devletine Türkiye’nin verdiği desteğe rağmen 2012 deki saldırılarında boru hattının kısmen ve bazı pompalama istasyonlarının ise tamamen devre dışı kalmasına neden olmuştu. Şimdi Türkiye silah bırakan PKK ile yeni bir barış sürecinde. Bu nedenle bertaraf edildiği düşünülen saldırı riskine rağmen, Bağdat ile anlaşmaya varılamadığı için Türkiye ve Irak arasındaki 50 yıllık ham petrol evliliği sona ermek üzere. Tabii Orta Doğunun içinde bulunduğu konjonktürde yeni boru hattı güzergâhı alternatiflerinin üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Ama önce “şiddetli ruhi imtizaçsızlığın” nedenlerine bakalım.
Bilinen ve Bilinmeyen Nedenler
Irak’ın 2003 yılında işgalinden sonra hep Türkiye’de bazı özel kişi ve grupların Kerkük petrolünü çaldığı, hatta Güneydoğu’daki bazı kaçak rafinelerde işleme tabii tutarak yine kaçak yollarla pazarladığı iddia ediliyor, Ankara bu söylentilere kulak tıkıyor, başka tarafa bakıyordu. Kirli işlere bazı siyasilerin, bilindik bürokrasi mensuplarının ve onların yakın çevrelerinin karışarak büyük kazanç elde ettiği iddialarının önüne hiç geçilemedi. Ama Ankara ve Bağdat arasında onarılma bir güven krizi doğdu. Ayrıca hatırlarsanız 2013 de Erbil hükumeti Türkiye’ye Kerkük petrollerini doğrudan ihraç etmek istediğini bildirdi. Türkiye de bunu kabul etti.........
© Muhalif
