Keçinin Can, Kasabın Et Derdi
İsrail – Gazze savaşı ve İran destekli Huti’lerin Kızıldeniz’in topunu attırması derken, sonunda önce İsrail İran’ı, İran İsrail’i ve nihayet ABD İran’ı vurdu. Tırmanma ve tırmandırmanın ne kadar süreceği belli değil. İnsanlar ölüyor, yaralanıyor, kaçıyor veya sığınaklarda ömür tüketiyor. Yıkılan, yanan ev, hastane, okul ve köprüler, kullanılmayacak hale gelen yollar huzursuz Orta Doğu’nun makûs talihi. Şimdi artık burnumuzun dibinde giderek genişleyen bir can pazarı, orta vadede bir üçüncü dünya savaşı endişesi var. Kısa vadedeyse piyasalar İran Meclisinin aldığı kararın ardından ruhani lider Ali Hamaney’in vereceği emre odaklanmış durumda. Hürmüz Boğazı’nın kapanması ihtimali enerji arz güvenliğini ve küresel ekonomik istikrarı tehdit ediyor. ABD’nin 21 Haziran’da İran’ın İsfahan, Fordow ve Natanz uranyum zenginleştirme merkezlerine yaptığı “önleyici saldırı (preemptive strike)” dan en büyük kazancı yine petrol ve LNG şirketleri elde edecek. Trump güya fiyat artışlarını engellemek için ABD üreticilerinden üretimi arttırmalarını istedi. Bu bile bir piyasa manipülasyonu. Ama piyasalar emir dinlemez. Kaldı ki Suudi Arabistan ve Katar gibi değişken üreticilerin (swing producers) hemen üretimi arttırması ve tehlikeli bölgeden sevkiyatı aksatmadan Çin ve Hindistan gibi dev piyasaları doyurmayı devam ettirmesi kolay değil. Yaz boyunca Kuzey yarımküredeki büyük alıcıların nispeten azalan tüketimine ve “Trump’ın talimatıyla” artacak üretime rağmen spot piyasalarda petrol ve doğal gaz fiyatları aşağı yukarı dalgalanmaya başlamış durumda. Bu başlı başına istikrarsızlık. Vadeli piyasaların fiyatlaması ise, savaşın gidişatına, Hürmüz boğazının kapanmaması için ilan edilen ateşkese uyulup uyulmamasına, başka aktörlerin işe karışmasıyla yayılma olasılığına ve üretim/ arz aksamasına bağlı olarak yükselme eğilimi gösterecektir.
Türkiye’nin Tuzu Kuru mu?
Türkiye’nin........
© Muhalif
