Yetmişinde zeytin diken adam: Baskın Oran
“(…)
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yani ağır bastığından.”
Nazım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” isimli şiirinde yer alan "Yetmişinde zeytin dikeceksin" dizesi, aslında zamanı ve ölçeği aşan bir insan tasviridir. Gerçeküstüdür çünkü gerçekliğin sınırlarını ihlal eder. Ütopyacı ya da gelecek kuşaklara adanmış bir idealizm gibi de algılanabilir.
Ama hemen ardından gelen satır, bu yorumu elimizden alır:
“...hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil…”
Yani bu zeytin dikimi, geleceğe yatırım değil, bugünün anlamını kurma biçimidir. Temenni değil, eylemdir. Gerçeküstü değil, gerçekçidir. Hayal değil, yaşama inancıdır.
Nazım için zeytin; umudun değil, eylemin metaforudur.
Aslında zor bir tablo. Hem Yetmişine ulaşmış olacaksın, hem zeytin dikecek motivasyonun olacak… Bir de dikilecek zeytinin olacak.
Ama Nazım’ın dizeleri hayatın içinden doğar ve yeniden hayata karışır. Bu yüzden, ‘yetmişinde zeytin diken’ bir adamla karşılaşmak imkânsız değildir. Ben birini tanıdım. Adı Baskın Oran’dır.
Baskın hocanın motivasyonu “ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için” değil, hocalık yanı ağır bastığındandır. Hocalık, Baskın Oran’ın eylem biçimidir.
Zeytin ağacı mı? İşte… O da benim!
***
Baskın Oran’la yollarımız kesiştiğinde, o yetmişini devireli birkaç sene olmuş, ben atmışıma merdiven dayamıştım. Tanımazdım. Medyada zaman zaman rastladığım yazılarından bilirdim. O, beni hiç bilmezdi.
O sıralar sosyal medya gruplarında, atışmakla meşguldüm. Ulusalcıların boy gösterdiği dönemlerdi. 2013-15 Çözüm süreci, güneydoğu olayları, OHAL dönemleri falan… Onlara görünür olmak için uygun ortam sağlıyordu. Onlarla tartışırken yazdığım birkaç satırlık cevaplar giderek paragraflara derken yazılara dönüşmüştü. Yazı kariyerimi ulusalcılara borçlu olduğumu hep söylerim. Savundukları konular belirli ezberlere dayandığından, kolay bir gelişim süreci geçirmiştim.
O günlerde yazdığım bir yazıyı, Baskın Hoca’nın açık kaynaklardan bulduğum e........
© Muhalif
