Ses 1885
Bir ses ki yıllar seksenlerin ortası ve de sonunda doğru çocukluğundan kalan daktilosu ile
“Bugün evden çıkasım yok!
Ce cup bap”
Bu kadar kolay şarkı sözümü yazılır, diye zamanın popüler söz yazarı ve kendisi gibi sıra dışı kadını Aysel Gürel’e gönderme/ sataşma yaparak bir nevi her önem yaptığı aşıklık geleneğinden gelen atışma ve Dalkavuk-Pişekâr, Hacivat –Karagöz esas olarak Meddah temelli;
-Ustam, Münir Özkul
….-diyerek devam eden değerli ve eşi zor bulunan değerimiz, Ferhan Şensoy’n, belgeseli nihayet izleyicilerle buluşuyor.
Prömiyerine, ENKA Sanat sponsorluğunda öncelikle son derece başarılı bu projeye katkılarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. Ve tabii ki sevgili, Ferhan Şensoy kadar değerli, güçlü kadın ve gerçek bir sanatçı ve aydın olarak dostum, Hocam Prof. Zeliha Berksoy’a.
Zeliha Berksoy’un, Ferhan Şensoy’n Çarşamba’da bir ırmak kıyısında, Prof. bir babanın oğlu olarak başlayıp, delimenliğini ve hatta topluma göre “delilik” hallerini, kendince ırmağa bağlayan öyküyü kısaca geçerek, Zeliha Berksoy’n “Ferhangi Bir Yaşam”/ Ferhan Şensoy, Yaşam Öyküsü Belgeselini aşan ve Türk Tiyatro tarihinde, tarihe gerçek tanıklık ve önemli bir bilgi, kaynak olarak paylaştıklarını kısaca sonda bahsedelim. Süreç içerisinde zaten bu efsane belgeseli izledikçe ve ömründe Zeliha Berksoy, anlatmaya devam ettikçe, tek tek taşlar yerinden oynayacak.
Kolay değil o Semiha Berksoy’n biricik kızı. Aydın ve Sanatçı.
Senaryosunu muhteşem bir şekilde ele alan Zeynep Miraç, Yönetmen Selçuk Metin ile “Porte Film” iş birliğinde, dördüncü belgesellerini hayata kazandırdı. Toplumsal bellekte keskin bir yerde önemli yerini alacak belgeselin bir sinema eleştirmeni, Kültür Sanat yazarı olmamanın dışında, böylesi güzel bir akşamın prömiyerinde davetli olmak aynı zamanda, Aydınlık Gazetesi-Kültür Sanat servisinde değerli hocam, Hayati Asılyazıcı’nın asistanı olarak kendisine ilettiği söze bir oktur. “FERHANGİ BİR YAŞAM”belgeselinde nazikçe anlatıldığı gibi “İnsanı ve insana dair işler yaptı!” Daha doğrusu, yol arkadaşı, dostu, sırdaşı ve evlenme teklif edeceği büyük aşkı, Zelliha Berksoy’n belgeselde dediği gibi “ Adam gibi adamdı!”
İşte o kıymetli insan, yıllar ikibinleri aşmış, seksenlerin ortalarından bir genç kız o Ses Tiyatrosu kuyruğunda beklemiş, büyümüş ve yazısında “Me Fâ i Lûn Fâ i Lün/ Ce cup bap” hatırlattığı için – Çok zekice ve bize dokunan, bir dili gelişmiş empati dili var. Tanıştır beni bı kızla demiş” Birçok oyununa da nazik davetinde bulunmuştu.
O yüzden ENKA SANAT da o gece aile, Ferhan Şensoy’a izleyici olmaktan birer adım daha yaklaşmış insanlarla hemhal olmak beni hem onurlandırdı, hem belgeseli izlerken gözyaşlarıma hakim olamadığım duyguyu yaşattı.
Bu satırlar, senin ışığına sevgili Ferhan Şensoy. Sen çok yaşa! Belgesel sonunda iki güçlü kızının kanatlarında melek olan Ferhan’n, küçük kızı Derya’nın dediği gibi –Esasen ne çok kalabalıkmışız. Babamızın sevildiğini hep biliyorduk ama bugün burada olmanız, hala onu konuşuyor olmamız, onun ölmediğinin göstergesi”
Yapım Sponsoru, ENKA sanat ve görüntü yönetmenliğini Emre Okur son derece başarı ile gerçekleştirdiği belgeselde, Türk Tiyatrosu ve aynı zamanda kısa da olsa film ve “Varsayalım İsmail” gibi dizilerle pek çok kitleye bugün bile sorsanız, hatırlatıcı yer edinen, kendine has dili ve zekası ile örüntülü –Ferhan’ca, ama kalbinden geçtiği gibi ve çokça hepimizin kaybettiği “çocuk kalma”........
© Muhalif
