Ümmetin İzzet ve İtibarı “Kalb-i Selîm”le Olur
Ümmetin İzzet ve İtibarı “Kalb-i Selîm”le Olur
Bugün ibadet duyarlılığının, iffet ve haya duygularının, kul hakkı hassasiyetinin gittikçe zayıfladığı bir dönemi yaşıyoruz. Müslüman topluluklarda kalpler katılaşmakta, ilahi çağrılara duyarsız ve sorumsuz insanların sayısı katlanarak artmaktadır. Gözlerin körleştiği, kulakların sağırlaştığı ve kalplerin doğru, iyi ve güzeli anlamaktan uzaklaştığı bir zamandan geçiyoruz. Diğer taraftan dinle olan ilişkisini şöyle veya böyle devam ettiren kesimlerde de dini düşünce ve pratiklerde ciddi bir yüzeysellik ve şuursuzluk söz konudur. Umarım ki bu gidişat, yüklendiğimiz kulluk “emânet”inin hakkını vermek ve kendi medeniyetimizi inşa ederek sahili selamete çıkma hayallerimizi suya düşürmez.
Millet olarak bizim geleceğimizin, izzet ve itibarımızın, akılla kalbi birleştiren bir eğitimden, ilim, irfan ve hikmetle yoğrulan kalpten geçtiği her nedense bugün unutulmaktadır. Nesillere diploma ve meslek sahibi olmanın ötesinde bir gaye ve mefkûre kazandırmadan; din, insan, toplum ve tabiatla ilgili kuru birtakım bilgiler yükleyerek, daha sonra da onları bu konuda bir imtihan yarışına sokarak eğitimin yapıldığı zannedilmektedir. Bu durum, marifet ve maneviyatın beşiği kalbin eğitimine yeterince önem verilmediğini göstermektedir. Başka bir ifadeyle Müslümanca bir şahsiyet, toplum ve medeniyet inşasının buradan geçtiği göz ardı edilmektedir.
Bugün Müslümanların sahili selamete çıkmaları, din eğitiminin bir kalp eğitimi olarak ele alınması ve nefislerin bu yönde değişmesi ile mümkün olacaktır. Çorak hale gelen ve bayatlayan kalplerin bahardaki tabiat gibi yeniden canlanması icap ediyor. Bu da Kur’an’ın rehberliğinde düşünceden duyguya ve amele bir iman ve ahlak dirilişi ile olacaktır ancak. Çünkü kendi iç dünyalarında, sulh ve selameti başaramayan Müslümanların, dış dünyalarında istikrarı ve itibarı aramaları beyhudedir.
Toplumsal değişmenin temel ilkesi, insanların hayatlarına şekil veren zihniyet kalıplarının müspet yönde özden değişmesidir (Ra’d 13/11). Toplumlar, sahip oldukları olumlu veya olumsuz anlayış ve uygulamalarla yükseliyor veya çöküşe geçiyor. Bizim dünya görüşümüzde bu zihniyet değişiminin temeli kalptir. Kalp imanın, sorumluluğun, ahlakın, vicdanın ve iradenin doğduğu yerdir. Kalbin beslediği akıl, aklın ürettiği bilim, düşünce, sanat ve mimari İslam medeniyetini ihya eder.
Kalpler, zihinler, iradeler; son ilahi çağrı ile kıvama ermedikçe işler yolunda gitmeyecektir. Çünkü bizim hayatımızın, medeniyetimizin dinamosu kalptir, heyecanı, enerjiyi ve dinamizmi üreten orasıdır. Dolayısıyla kalplerin manevi ritmi bozuk olduğu müddetçe, hayat damarlarımızda pıhtılaşma, hayat yolculuğunda oksijensiz kalma ve tökezlemeler devam edecektir. Bakışlarımız şaşı, düşünce ve davranışlarımız çarpık ve bozuk olmaktan kurtulamayacaktır.
Bugün Müslümanların yaşadıkları buhranlardan kurtulmaları için, “kalb-i merîd /hasta........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar