YAHUDİ TOPLUMUNUN SOSYAL ÇÖKÜŞÜ
Aşağıda anlatılanlar ışığında şunu söyleyebiliriz: Yahudi toplumunun, yozlaşmış sosyal yapısı sürdürülebilir olmaktan çok uzaktır. Bu durumu İsrail’de en üst makamlarda görevlerde bulunmuş siyasilerden örnekler vererek anlatmaya çalıştık. Eğer çalışmamız İsrail toplumu genellenerek yapılmış olsaydı ortaya çıkan sonuçlar İsrail Yahudi toplumunun tahminlerin ötesinde çürümüş yozlaşmış bir devlet yapısına sahip olduğunu fazlasıyla ortaya koyacaktır. İstatistik ve saha çalışmasıyla ortaya konan gerçekler bizlere şunu bir daha göstermiştir: Silah ve sahip olunan teknolojik imkânlar, yozlaşmamış dürüst insan kaynağına sahip olunduğu zaman ancak blr değer ifade edeceği gerçeğidir.
Siyonist İsrail devletinin geleceği hakkında bizlere önemli ipuçları verecek ve Yahudi toplumunun sosyal yapısına ışık tutacak olan tespitlerimiz: Özellikle İsrail medyasına yansımış haberler baz alınarak kaleme alınmıştır.
1948’de gayrı meşru şekilde kurulan İsrail Yahudi devleti, kurulma aşamasına gelinen süreçte, batı Hristiyan dünyasından ciddi destek ve himaye görmüştür. Tarihte kısa bir gezintiye çıktığımızda, 1799 Osmanlı yönetimindeki Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması fikrini ilk ortaya atan Fransız General “Napolyon Bonaparte” olduğunu görüyoruz.
Tarihler 1896 yılını gösterdiğinde birinci Siyonizm kongresi İsviçre’nin Basel şehrinde toplandı. Avusturyalı Yahudi bir gazeteci olan “Theodor Herzl” Avrupa’daki Yahudi düşmanlığını örnek göstererek kendi devletlerini kurmaları gerektiğini hararetle savunuyordu. Nitekim Kongrenin sonunda, bu doğrultuda bir karar alındı. İsim olarak ta “Basel programı” diye deklare edildi. Filistin’de bir Yahudi devletinin temellerinin atılması ve dünya Siyonizm Teşkilatı’nın bu amaca dönük faaliyete bulunması öngörülmüştü.
Osmanlı idaresinde bulunan Filistin toprakları, Yahudi cemiyetleri tarafından sistematik bir şekilde, 1903 ile 1914 arası ağırlıklı olarak doğu Avrupa Yahudileri göç ettirilerek, demografik yapı değiştirilmesi yönünde adımlar atıldı. 1.Dünya savaşından sonra, Filistin toprakların da dâhil olduğu, pek çok bölge, 1918 de İngilizlerin kontrolüne geçti. İrili ufaklı birçok çatışmaya sahne olan bölge, İngilizlerin desteğiyle 1948’de İsrail bir devlet kurduğunu Dünya’ya ilan edecekti. “Osmanlı Devleti çökmüş ve İslam dünyası tarihinin en zelil dönemini yaşıyordu. Bunu fırsat bilen batı dünyası, İsrail’e her türlü desteği sunarak, işgalci devletinin kök salması için tüm imkânlar seferber edildi. Geriye dönüp baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Müslümanların birbiriyle uğraşması, enerjilerini tüketmekten başka bir işe yaramamıştır.
Gayri meşru bir şekilde kurulan İsrail devleti, kurulduğu günden günümüze gelinceye dek. Filistin halkını tecriden yok etmek için her türlü enstrümanı kullandı. Gücünü İslam dünyasının dağınık ve birbiriyle uğraşmasına borçlu olan Siyonist İsrail, mevcut durumun bu şekilde devam etmesini sağlamak için, Müslümanlar arası tefrika ve fikir ayrılıkları etkin bir şekilde kullanıldı. Başarı ve gücünü Müslümanlar arası tefrikada gören işgalci İsrail, bu durumu devlet politikası haline dönüştürmekten geri durmamıştır.
Uluslararası ilişkilerde önemli bir istihbarat aparatı olarak kullanılan, “gücün abartılıp insanlara korku empoze edilmesi taktiği” İsrail’in en çok başvurduğu yöntemlerin başında gelmektedir. Pek çok sosyal medya ağını kuran veya finansmanı sağlıyan, Yahudi finans çevreleri elde edilen devasal bilgiler, İsrail istihbarat örgütü “MOSSAD” ile paylaşılmaktadır. Tasnif edilen her türlü obje, sanal âlemde şu şekilde karşımıza çıktığını görmekteyiz. Siyonist İsraillin gücü köpürtülerek anlatılıp bir algı oluşturmaya çalışılır. Yahudi toplumunun zaafları gizletilerek gözlerden kaçırılmak şeklinde bir metot izlenir. Akıllıca kurgulanmış bu istihbarat çalışmasına neden ihtiyaç duyuluyor. Yeri geldikçe örnekleriyle izah etmeye çalışacağız.
ABD, Avrupa ve tüm İslam düşmanı ülkelerin desteğini arkasına alan, işgalci İsrail devleti derinleşen güvenlik kaygısını sözde İslam devleti geçinen bazı körfez ülkeleriyle bir dizi anlaşma yaparak gidermeye çalışmaktadır. İsrail İslam ülkelerini tehdit şantaj ve korkutmaya dönük politikasını revize ederek yumuşatma yönünde adımlar atma gereği duymuştur. “Hiç şüphesiz bunda Filistin halkının mücadele ve başarısı olduğu kadar, İsrail toplumunu çürüten iç dinamiklerin de büyük payı vardır.”
Konu başlığımız olan “işgalci Yahudi toplumu sosyal çöküşün eşiğinde” diye bir tespitte bulunmuştuk. Şimdi ise çürümeye yüz tutmuş ve sosyal dokusu bozulmaya başlamış, Yahudi toplumunun geldiği son noktayı somut örnekler vererek izah edelim.
Bunları sırasıyla şöyle özetleyebiliriz:
. Tecavüz ve Cinsel Taciz Olayları
. İntihar Vakaları
. Geriye Dönük Göç Dalgası.
. Askerden Kaçışın Yaygın Hale Gelmesi
. Yolsuzluk, Rüşvet ve Dolandırıcılık vakası
. Psikolojik vakalarda olağan üstü artışların gözlenmesi
İsrail bürokrasisi en üst seviyede tecavüz, cinsel taciz, rüşvet ve dolandırıcılık bataklığına saplanmıştır. Yozlaşmaya yüz tutmuş Yahudi topluluğu, Cumhurbaşkanı’ndan tutun en basit bir devlet görevlisine kadar, bu çirkeflikleri yaygın bir şekilde yapıldığını görmek mümkün. İsrail adli makamlarınca tespit edilip basına yansıyan Örnekler üzerinden konuyu detaylandıralım.
İsrail’in en köklü kadın derneklerinden olan “Naamat”........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein