menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pakistan’da Cemaati İslami açılım kavşağında

9 0
28.11.2025

LAHOR. Bir buçuk ay kadar önce Pakistan Cemaati İslami’nin (Cİ) yıllık kongresine ve ardından yapılacak uluslararası konferansa katılmak üzere Pakistan’a bir davet aldığımda heyecanlanmış, hiç tereddütsüz icabet edeceğimi bildirmiştim. Doğrusu daha önceki mutat kongrelerinden farklı bir organizasyon vardı. Hatırladığım kadarıyla ilk kez uluslararası katılımın bu kadar önemsendiği ve bunun için özel oturumların olacağı bir kongre olacaktı.

Günü geldi Pakistan’ın Lahor şehrine doğru yola koyulduk. Cİ’nin ve yeni lideri Naim’ur Rahman’ın portrelerinin bulunduğu afişler bütün Lahor caddelerinde ve arabaların arkasında boy gösteriyor. Kongre 18 milyonluk bütün şehrin en önemli olayı olarak yaşanıyor. Kongreye tahmin ettiğim gibi İslam dünyasının her tarafından Müslüman alimler, siyasetçiler ve entelektüellerden büyük bir rağbet var. Yıllardır tanıdığım çok sayıda insanla ve tabii ki fazlasıyla burada karşılaşıyor 4 gün boyunca farklı vesilelerle bir araya gelip hasbihal ediyoruz.

Ebu’l-Ala el-Mevdudi’nin kurmuş olduğu ve Pakistan’ın dini kimliğinin ve kültürel formasyonunun oluşmasında kuşkusuz çok önemli bir katkısı olan Cİ, kendimi bildim bileli gelişimini takip etmeye çalıştığım bir hareket. Halen İslam dünyasının en önemli, örgütle, köklü ve kurumsal hareketlerinden biri. Daha önce de defalarca değinmiştim. Türkiye’de 1924 yılında Hilafetin kaldırılmasından sonra başsız kalan dünya Müslümanları bu sürece kısa bir süre içinde iki uluslararası sivil toplum yapılanması ortaya koyarak çaresiz kalmamaya çalıştılar. Biri 1928 yılında Mısır’da kurulan ve kısa süre içinde bütün Ortadoğu coğrafyasında örgütlenen İhvan-ı Müslimin hareketi. Diğeri ise 1941 yılında Hindistan’da Mevdudi tarafından kurulan Cemaat-i İslami.

Aslında her iki hareket “bizi arkadan vurmuş” birkaç çapulcu Arap hikayesine karşı, bu hikâyeyi uyduranların yüzüne tüküren bir asalet örneği. Hilafeti kaldırmak suretiyle meydandan çekilen Osmanlı’ya karşılık, Osmanlı’nın tam 600 yıl temsil etmiş olduğu misyonu inatla, sebatla sürdürmeye çalışan çok güçlü bir sosyal tabanın varlığının bizatihi kanıtıdır.

Jİ’nin tabanını oluşturan Hindistan Hilafet Hareketinin Milli Mücadeleye nasıl canla, başla, malla katkıda bulunmuş olduğunu artık herkes biliyor. İngilizlerin köleleştirerek getirip Osmanlı’ya karşı Çanakkale’de veya başka cephelerde zorla savaştırdığı Hint Müslümanların varlığı bu toplumsal tabanı geçersiz kılmıyordu. Osmanlıya veya belki sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne düşen bu Hilafet sorumluluğu adına onları........

© Mir'at Haber