menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ALLAH (st) İSKÂN (KONUK) EDENLERİN EN HAYIRLISIDIR

11 0
18.06.2025

Allah (cc) Nûh’u (as) kavmine (rasûl olarak) gönderdi. O kavmine; “Allah’a ibadet edin. Çünkü sizin O’ndan başka tanrınız yoktur” dedi. Belli ki kavmi kendi uydurdukları birden fazla tanrıya tapıyordu.

Kavminin ileri gelenleri, Allah’tan görevli gelen bu elçiyi dinleme ve hak davete icabet etme yerine onun kendileri gibi bir insan olduğunu, “ben Allahın elçisiyim” demesindeki asıl amacının da diğerlerine üstün ve hâkim olmak olduğunu iddia ettiler.

Bir taraftan da Allah elçi gönderseydi melek gönderirdi deyip Nûh’a karşı çıktılar. Dahası onun kendisinde delilik bulunan, bir vakte kadar takip edilmesi gereken birisi olduğunu söylediler. (Mü’minûn 23/23-25)

“Nûh: … Ben sadece açıkça uyarıcıyım” dedi.” (Şuarâ 26/112-116)

Kur’an’da görev süresi sene olarak belirtilen peygamber sadece Nûh’tur (as). Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Andolsun ki biz Nûh’u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı…” (Ankebut 29/14)

Nuh’un (as) bu süre zarfında sabırla, merhametle, metanetle kavmini hidâyete davet etmesine rağmen kavmi bu davete, inatla, alay ederek direndi.

Ne yazık ki ona az bir grup insan iman etmişti. (Hûd 11/40)

“Nûh’a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme.” (Hûd 11/36)

Üstelik kavminin ileri gelenleri onu tehdit ettiler:

“Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın!” (Şuarâ 26/117)

Kimbilir seneler sonra, bunca çabaya rağmen yola gelmeyen bu azgın kavim için başka çare kalmayınca Nûh (as) şöyle dua etti:

“Nuh: “Rabbim! Milletim beni yalanladı. Benimle onların arasında Sen hüküm ver. Beni ve beraberimdeki inananları kurtar” dedi.” (Şuarâ 26/118)

“Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” (Mü’minûn 23/26)

“Nûh: «Rabbim! dedi, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma! Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar ve sadece günahkâr nankör nesiller yetiştirirler.» (Nûh 71/26-27)

Şüphesiz bir peygamberin, böylesine şirret, inatçı, mücrim (suçlu) bir kavim aleyhine dua etmesi, sonuçları itibariyle sakınılması gereken bir şeydir.

“Onlardan önce Nûh’un kavmi de yalanladı, hem de kulumuzun yalancı olduğunda ısrar ederek: O, delirdi, dediler. Ve (Nûh, davetten vazgeçmeye) zorlandı.

O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti.” (Kamer 54/9-10)

Allah (cc) da onun duasını kabul etti

“Nûh’u da (hatırla). Hani o dua etmiş, biz onun duasını kabul etmiştik. Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.” (Enbiyâ 21/76. Sâffât 37/75-77)

Sünnetullah’ın (Allah’ın yasası) gereği hiç bir zalimin yaptığı haksızlıklar, kötülükler, azgınlıklar yanına kâr kalmıyor. Günün birinde, zamanı gelince ilâhi adalet hak edene hak ettiği karşılığı (cezayı) veriyor. Tıpkı azgın Nûh kavmi gibi:

“… Sonunda onlar........

© Mir'at Haber