Adım Adım Kendi Özümüzden Kopuyoruz
Adım Adım Kendi Özümüzden Kopuyoruz
Peygamber Efendimiz (sav), ümmetin kimlik aşınmasına dair asırlara yayılan bir hakikati şöyle haber verir:
“Muhakkak siz, önceki ümmetlerin yolunu (âdetlerini) karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kertenkele deliğine girmiş olsalar siz de onları takip edeceksiniz.” (Buhârî)
Bu hadis, bugünün şehirlerine, sokaklarına, ekranlarına yazılmış bir ikazdır.
Çünkü bugün taklit, artık sadece giyim-kuşamda, eğlencede veya günlük alışkanlıklarda değil; zihnimizde, duygularımızda, değer ölçülerimizde gerçekleşiyor.
Evlerimize kadar giren görüntüler, kulağımıza kadar ulaşan sesler, kalplerimize kadar sızan arzular, bize, kökleri İslâm’ın dışında olan gayri İslamî bir hayat tasavvurunu dayatıyor.
Bu yüzden fark etmeden değişiyoruz.
Önce alışkanlıklar,
sonra semboller,
ardından kutlamalar,
en sonunda da bakış açısı…
En dikkat edilmesi gereken husus şudur: Toplumsal ve bireysel düzeyde yaşanan değişimler, çoğu zaman “modernleşme” görüntüsü altında fark edilmeksizin kabul görmektedir. Oysa taklit genellikle sessiz ve tedricî bir süreçle başlar, zaman içerisinde alışkanlıkları ve değer ölçülerini etkileyerek derin kırılmalara yol açar. Nitekim büyük ölçekli kimlik ve ahlâkî çözülmeler, çoğu zaman küçük ve önemsenmeyen davranış değişikliklerinin birikmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Müslüman, hayatına sirayet eden her tür yeniliği vahyin belirlediği ölçülere göre değerlendirmeli ve görünürde masum görünen değişimlerin uzun vadeli etkilerine karşı basiretli olmalıdır.
Bugün şehirlerimizin hâline bakın:
Sözlerimizin rengi değişmiş, sevinçlerimiz yabancılaşmış, mahremiyet duygusu örselenmiş, ibadetin önemi hafiflemiş.
Kendi değerlerimiz varken, bize dayatılan değerlerin peşinde koşar olmuşuz.
Adım adım, karış karış…
Tıpkı Peygamber Efendimizin (sav) haber verdiği gibi.
Aşınan şey sadece davranışlarımız değil;
aşınan şey köklerimiz, kimliğimiz.
Müslüman kimliği, öylesine giyilip çıkarılan bir gömlek değildir. Kur’ân’ın şekillendirdiği, nübüvvetin öğrettiği, ibadetin yoğurduğu, ahlâkın kemale erdirdiği bir bütünlükten bahsediyoruz. Fakat bu bütünlükte bir yerlerde tahribat, kimliksel erozyon ve aşınmalar oluyor. Sessiz, küçük bir aşınma… Kimse fark etmiyor ya da fark etmek istemiyor.
Bir toplumun kimliğini elinden almak için tanklara, ordulara, darbeye ihtiyaç yoktur. Kimlik, küçük tercihlerle, “ne olacak canım” denen........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein