Zekât ve Öşür Bilincinin İhmal Edilmesi: Fıkhî, İçtimaî ve Nizâmî Bir Tahlil ..
İslâm, yalnızca inanç esaslarından ibaret bir din değil; aynı zamanda iktisadî, içtimaî ve ahlâkî hayatı düzenleyen mütekâmil bir nizamdır. Bu nizâmın mali ibadetleri içinde zekât, ferdî ve içtimaî refahın teminatı addedilmiştir. Zekâtın bir şubesi olan öşür, yani arazi mahsullerinden verilen pay, Kur’ân ve Sünnet ile sabit olup icmâ ile farz kabul edilmiştir[^1]. Ancak üzülerek ifade etmeliyiz ki, Rize gibi çay tarımıyla meşhur bir vilâyette dahi, yüzlerce imam, onlarca ilahiyat fakültesi hocası ve müessesesi olmasına rağmen halkın öşür bilgisi ve bilinci yok denecek derecededir.
2. Öşrün Fıkhî Dayanakları
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temizlerinden infak edin…” (Bakara, 2/267).
Bir diğer âyette:
“Hasat günü hakkını verin…” (En’âm, 6/141) buyrularak öşrün vacip olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Resûlullah (s.a.s.) da:
“Yağmurla sulanan mahsulde onda bir, masrafla sulanan mahsulde yirmide bir (öşür) vardır.” (Buhârî, Zekât, 55; Müslim, Zekât, 6)[^2] buyurmuştur.
Bu deliller ışığında fakihler, arazi mahsullerinde zekâtın farz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.
3. Çay Ürünü Öşre Tabi midir?
Hanefî mezhebine göre, yenilen, içilen, depolanabilen ve ölçülüp........
© Mir'at Haber
