IRK GERÇEKTİR AMA EGEMENLİK SEBEBİ DEĞİLDİR II
İlk Müslüman nesilde ana dilleri farklı olanlar var; Arap var, Habeşli var, İranlı ve Rumi olan da var. Onların arasında hür var, köle var, köle iken özgürlüğüne kavuşturulmuş olanlar var. Bir de zenciler, beyazlar var, koyu esmerler gibi ten/cilt renkleri değişik olanlar da var. Var ama İslam onları bu nitelikleri ile kabul etmiş ama bu nitelikleri ayrıcalıklı kılmamış; İslami potada eritmiştir.
Güzel kardeşlerim; Kur’an-ı Kerim’de Aşiret, Kabâil, Kavim gibi kavramlar var. Dilimizde de aşiret, soy, ırk, millet türü kavramlar yer almaktadır. Sözlüklere girdiğimiz zaman değişik tanımlar yapıldığına şahit oluyoruz ama bunlar, sosyal gerçeklilikleri varsa da ayırımcılığı ve değer farklıklarını içermez.
Sonuçta bütün insanlar Âdem ile Havva’nın çocuklarıdır, aralarında Yaradan’ın takdiri olarak yalnızca dil ve renk farklılıkları vardır, hepsi o kadar.
Yineleyelim: Verdiğimiz âyet meallerinden anlaşılacağı üzere; soy, ırk, millet, bütün bunlar bir sosyal gerçekliktir. İslam bu gerçeği kabul eder. İslam’ın kabul etmediği üstünlük ayrıcalığına dayalı –adına ne derseniz deyin– soyculuktur, ırkçılıktır, açıklayacağımız üzere ırk yüceliğine dayalı milliyetçiliktir.
HAKKA ÇAĞIRMA VE YARDIMDA AYRICALIK
Yüce dinimizde bizlere yüklenen sosyal ve ahlaki görevleri incelediğimizde soyun, ırkın, milletin bir gerçeklik olduğunu ve de dinimizde kabul edildiğini görebiliriz. Görelim:
a.) İslam’da insanlar Hakk’a çağırılır batıllardan sakındırılırken öncelik Kur’an sisteminde akrabaya verilir.
Aziz Peygamberimize peygamberlik görevi yüklenirken ona; “ Ey Peygamber, en yakın akrabanı uyar “ buyurulmuştur. (Şuara 214)
b.) İslam’da sosyal yardımlar yapılırken de toplumda önceliğin akrabaya yani ana, baba, amca, dayı, kardeş, kız........
© Mir'at Haber
