menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İNSÂNIN İNŞÂ’SI

10 0
23.05.2025

Semâya, arza, kuşlara, yola derken âyetlerde sıra insânın kendisine bakmasına gelmiştir. Çünkü insân varlık sahnesinin en büyük âyetidir. Hem âyettir hem de âyetleri en iyi okuyucu olandır. Mülk/23-24. âyetleri diğer âyetlerden farklı olarak “De ki” ifâdesiyle başlamaktadır: “De ki: O, sizi hayata getiren, size kulaklar, gözler ve kalpler bağışlayandır; [yine de] ne kadar az şükrediyorsunuz! De ki: Sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltan O’dur ve [yeniden dirildiğinizde] O’nun huzurunda toplanacaksınız.[1]

Görüldüğü gibi âyetler kınama ve azarlama eşliğinde Mekke müşriklerini düşünmeye, ibret almaya ve inanmaya sevk edecek mesajlar taşımaktadır. Bunu yaparken de onlara, bu eylemleri gerçekleştirecek araç ve yeteneklere sâhip olduklarını bildirmektedir. Fakat bu sorumluluklarını yerine getirmedikleri takdirde hesap vermek üzere Allāh’ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını da ilâve etmektedir.

Mülk/23. âyetinin hemen başında Türkçe meâllere genellikle “yaratan veya hayata getiren” şeklinde çevrilen “enşee” kavramı dikkatimizi çekmektedir. Şüphesiz Allāh isteseydi bu ifâde yerine yaratılışla ilgili örneğin “halketmek” fiilini kullanabilirdi. Böyle tercih ettiğine göre anlaşılıyor ki bu kavram insânın varoluşunun daha farklı bir yönüne işâret etmektedir. Halk etmek, var olmayan bir şeyi var kılmaktır. “Enşee” ise “yaptı, meydana getirdi, terbiye etti, çıkardı, yetiştirdi” demektir. Başka bir tanımla yaratma aşamasında, ister insân, ister bitki[2], ister kavimlerle[3] ilgili kullanılsın, ilk temelin ilk tohumun atılıp, ilk oluşumun başladığı andan, büyüyüp yetişme dönemleri de dâhil olmak üzere gelişmenin tamamlandığı noktaya kadar uzanır. Türkçe’de bu kavram en güzel “inşaat” kelimesiyle açıklanabilir. Dolayısıyla şöyle bir sonuç çıkarmamız mümkün gözükmektedir. Halketmek insânın kalıp yönüyle, “enşee” ise insânın bu kalıba anlam/değer veren/katan içsel/mânevî yönüyle ilgilidir. Bir anlamda insânın halk edilişi bitmiştir ama inşası devam etmektedir. İnsân her an, yeni bir oluşa, idrâke, doğuşa, dirilişe, dönüşüme açık bir varlıktır.

Âyetin devâmında bahsedildiği şekilde insâna “kulak, göz ve kalp” bağışlanması yukarıda sözünü ettiğimiz mânevî inşânın/gelişimin gerçekleşebilmesi için insânın sâhip olduğu potansiyel yetenekleri göstermektedir. Fakat insân bu yeteneklerini açığa çıkarmıyorsa yani kulaklarıyla dinlemiyorsa, gözleriyle görmüyorsa, gönlünü işletmiyorsa ve en önemlisi aklını vahiy ile kucaklaştırmıyorsa, kısaca hakîkati anlama adına kendisine verilen tüm organların hakkını vermiyorsa o şükretmiyor demektir. Buradaki “kulak, göz ve kalp” insânın tüm varlığını temsil etmektedir. Bütün........

© Mir'at Haber