menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SÖZÜN GÜZELİNE UYMAK

5 0
saturday

Sözün güzeli denilince ilk anda, edebî eserlerin iç dünyamıza sihirli dokunuşu aklımıza gelir. İç dünyamız edebî eserlerle zenginleşir; kendimizi ve başkalarını daha iyi anlar, bir keşif heyecanı yaşarız. Aynı zamanda estetik haz duygusunu besleyen çeşitli duyguların etkisiyle gündelik hayatımızdan uzaklaşırız. Benliğimize farklı insanların duyuş, düşünüş ve mücadeleleri katılır ve onların hayatını yaşıyormuşuz gibi bir hisse kapılırız.

Her insan biraz kendinden kaçar. Çünkü hep aynı duygularla ve düşüncelerle sıkışıp kalmaktan yoruluruz. Suçluluk, yetersizlik duygularından, mutsuzluğumuzdan bir süreliğine de olsa uzaklaşıp kendimizi rahatlatmak isteriz. Böyle zamanlarda edebî eserler, yakın dostlar ya da keyifli bir uğraşı dertlerin, sıkıntıların üzerine ilaç gibi iyi gelir. Kısa bir süre de olsa gündelik telaşın ve huzursuzluğun dışına çıktıktan sonra tekrar eski düzenimize döndüğümüzde kendimizi yenilenmiş, biraz hafiflemiş buluruz. Artık mesele ettiğimiz şeyler gözümüze daha farklı görünür. Her seferinde böyle sonuçlanacağına dair bir kural yoktur. Gerçek olan şu ki benliğimizi incelten güzel bir sözün gücü gündelik hayatın ağırlığını üzerimizden alır.

Kimi zaman da kendimizden kaçarken, başkalarının onayından medet umar, gerçek benliğimizi unutup başka biri oluruz. Bu sefer de kendimize yabancılaşmak bizi alttan alta huzursuz eder sahici benliğimizi bulup kabullenmekte zorlanabiliriz. Ne yazık ki pek çok kişi “olduğu gibi görünememe” kaygısını kanıksayarak yaşamını sürdürür. Bir kısım insanlar da el âlem uğruna öz benliklerini kaybetmeden hem kendileriyle hem de sosyal çevreleriyle belirli bir uyum ve barış içinde yaşama başarısını gösterebilir.

Yaşadığımız çevreyle uyum aynı zamanda aidiyet ihtiyacımızın karşılanmasıdır. Bunun yanı sıra kendimiz olabilmek, kendi değerlerimiz, beğenilerimiz ve her şeyimizle kabul görebilmek de bir ihtiyaçtır. Bu iki temel ihtiyaç arasında dengeyi kurabilmeyi başarırsak varlığımızla toplum içinde fark ediliriz. Artık ne sürü insanıyızdır ne de herkesten çok farklı, soyutlanmış yalnız birey.

Özgün halleriyle var olabilme cesaretini gösteren insanların öz saygıları yüksektir. Çünkü öz saygılarını besleyen değerleri ve değerleriyle uyumlu yaşantıları vardır. Sağlıklı bir öz saygısı olan kişi, kendine değer biçerken ne gücünü abartır, ne de başardıklarını küçümser. Aslında kimseyi küçümsemeyecek kadar hem kendine hem de........

© Mir'at Haber