HAYATIN ANLAMINI İSLAM’DA BULAN BATILI AYDINLAR
HAYATIN ANLAMINI İSLAM’DA BULAN BATILI AYDINLAR
Günümüz dünyası, Allah’ı insanın yaşam alanından çıkarmak için her türlü vasıtayı kullanılıyor. İnsanın Allah’la ilişkisinin çıkmaza girmesi için çalışan bir sistem var. Öyle bir sistem ki kılıktan kılığa girerek kimi zaman baskıyla kimi zaman sahte ilahların reklamıyla kimi zaman da bizzat dini araçsallaştırarak insanları küresel düzenin köleleri haline getirmeyi hedefliyor. Küresel düzenin köleleri, bir anlamda sürü insanı olmak demek, aynı zamanda ait olduğumuz kültür dairesinden çıkmak, kendimize yabancılaşıp küresel kültürün dogmalarına inanarak tek tip, bir örnek insan olmak demektir.
Her gün evlerimize kadar giren basın yayın organlarında bizlere dayatılan insan modeli genelde aynı: Vahşi dürtülerinin emrinde, haz odaklı, tüketici, kavgacı, düzen bozucu, kötülüğü teşvik eden, insanlıktan uzak tipler. Bu anlayışa göre insan, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçlarının ötesinde ihtiyaçları olmayan bir varlıktır. Kişinin mutluluğu bencil ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır. Günümüzde narsisizmin yaygın yükselişinin önemli sebeplerinden biri de bireyin mutluluk ve konforuna öncelik verilmesi, insani değerlere aynı ölçüde değer verilmemesiyle ilgilidir.
Batı’da bilimin ve bireyin isteklerinin tanrılaştırılması hadisesi 18.yüzyıl sonlarında başlar 19.yüzyıl boyunca devam eder. 20.yüzyılda ise 19. yüzyılın bilim anlayışının yerini yeni buluşlar alır. Artık görünen alemin yanında, görünmeyen alemlerin varlığına ilişkin açıklamalar yapma zarureti baş gösterir. Bu yüzyılda savaşlar, teknolojik gelişmeler ve büyük buhranların yan sıra Batı medeniyetinin gidişatını sorgulayan, tenkit eden, insanın anlam ihtiyacından söz eden, alanında isim yapmış kişilerin sesleri duyulmaya başlar. Aynı zamanda Batılı tüm karşı duruşları göze alarak İslam’ı seçip seçtiği yolda kararlı duran cesur kahramanlar da ortaya çıkar. İlk aklıma gelenler Roger Garaudy. René Guénon , Muhammed Ali , Yusuf İslam ve daha niceleri … Bu isimler kitleler üzerinde büyük etkisi olan önemli isimlerdir ve yaşadıkları dönemde Müslüman olmaları güçlü bir tepkiyle karşılanmış, büyük yankı uyandırmıştır. Ben içlerinden ikisini seçip yaşamlarından ve görüşlerini özetleyen sözlerinden hareketle onların tevhide bakışları hakkında bir fikir vermek istiyorum
İlki Roger Gaurady. 1913 yılında Marsilya’da doğmuş, dinsiz bir anne babanın çocuğu olduğu halde ilkin Hristiyanlığı seçmiştir. Sorbonne Üniversitesi’yle Moskova Bilimler Akademisi’nden felsefe alanında doktor unvanı almış; felsefe ve estetik profesörü olmuştur. Almanca, İngilizce, Rusça bilir, Müslümanlığı benimsedikten sonra Arapçayı da öğrenmiştir. Milletvekili, senatör ve meclis başkan yardımcısı sıfatıyla on altı yıl parlamentoda görev yapmış. Marksist Millî Araştırmalar Merkezi müdürlüğünde bulunmuştur
Emekliliği sırasında pek çok akademik eser yayımlayan Garaudy,
yaşamı boyunca insanlığın yararına yöntem ve uygulamaları keşfetmek için dünya genelinde seyahatler yapmış, nihayetinde en uygun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d