menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

PEYGAMBERİMİZ’İN HAYATI CANLI KUR’ÂN’DI (III)

26 12
05.09.2025

O peygamberdi, ama kuldu, kulca yaşamakla yükümlüydü. Kur’ân’ın buyrukları O’nu da bağlıyordu. O da üstlendiği peygamberlik görevinden ve tebliğ ettiği yasaları yaşamaktan sorumluydu. Bunun içindir ki tebliğ ettiği görevleri önce kendisi yapıyordu. Mesela namaz kılın diyor, kendisi ilaveten gece namazına kalkıyordu. Sabır gösterilmesin istiyor, sabırda zirveleşiyordu. Tevazuu emrediyor, kendisi de sadelik içinde yaşıyordu. Savaşa çağırdığında kılıcını kuşanıyordu. Çirkinlikleri yermekle yetinmiyor, güzellikleri örneklendiriyordu.

Hulasa O, yaşayarak yaşatıyordu. Çünkü Kur’ân sorgulanacağını bildiriyordu:

“Bildirdiğin Hak ölçülere dönüş yaparak seninle bir arada bulunanlarla birlikte sana indirilen kurallar çizgisinde emrolunduğun gibi dosdoğru yaşa. Sen ve berberindekiler emrolunduğunuz çizgiyi sakın ha aşmayın. Hiç şüphesiz Allah yaptıklarını görücüdür.” (Hûd 112)

“Elbette Biz kendilerine peygamber gönderilen toplulukları da, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!” (Arâf 6)

“Eğer Peygamber bizim adımıza bazı (haram kılıcı ve görev yükleyici hükümler içeren) sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra onun can damarını koparır( hayatını sonlandırır)dık. Hiçbiriniz de buna mâni olamazdınız.” (Hakka 44–47)

Peygamberimiz Kur’ân’ın açıklanan ayetler ve benzerleri ile belirlediği sorumluluğu ruhunun derinliklerinde duyduğu için ümmeti ile buluştuğu Veda Hacc’ında sunduğu Arafat hitabesinin sonunda müminlere şöyle buyurur:

Rabbiniz tarafından benimle ilgili olarak da sorgulanacaksınız. Ne söyleyeceğinizi bilmek isterim.

Onun bu sözlerine muhatap insanlar şöyle derler: Sana Rabbinden indirilen Kur’ân ayetlerini tebliğ ettiğine, görevini yaptığına, bize yürekten öğütler verdiğine........

© Mir'at Haber