TANRI’NIN VARLIĞIYLA İLGİLİ REFERANSLAR
Modern ve postmodern zamanlara mahsus, ateizm, deizm, agnostizim yayılıyor, bunlara paralel anlam ve amacın çekildiği hayat biçimleri nihilizme doğru evriliyor. 20. Yüzyıla kadar dünyanın genelinde ateizm marjinal bir kabule sahipti, 21. Yüzyılda kitlesel boyutlara ulaşma kabiliyetini gösteriyor. Eskiden bu atizm daha çok Avrupa’nın kuzey havzasında etkindi, şimdi Kıta Avrupa’yı, dahası İslam dünyasını da etkisi altına başlamış bulunuyor.
Konu, üzerinde etraflıca ve derinlemesine durmayı hak eder, hatta ortada bir zaruret olduğunu söylemek mümkün.
İncelemem boyunca “tanrı (ilah)” sözcüğünü kullanacağım, tabii ki bu sözcüğün İslam lisanının temelini oluşturan “Allah lafz-ı celali”ni karılamadığının farkındayım, nitekim bu iki sözcük arasındaki derin farkı yine Mirat Haber’de bir başka yazımda ele almıştım. (Bkz. (“Tanrı” kelimesini mi, “Allah” lafzı mı?, Mirat Haber, 27 Şubat 2025.)
Ancak ateizm, deizm ve agnostisizm meselelerinin ele alnıdğı literatürde kullanılan kelime “tanrı”dır, ben de yeri gelince “Allah” ile “tanrı” arasındaki farka işaret edeceğim ama genel literatürü takip edip yazıda “tanrı” kelimesini kullanacağım.
Tanrı, Tanrı-varlık ve Tanrı-insan konularında fikir yürütenleri kabaca iki gruba ayırmak mümkün: İlki vahiy nitelikli bir metne dayananlar, diğeri tamamen kişisel ve bağlı oldukları ekoller çerçevesinde tahayyül veya tasavvurlarını aklî (rasyonel) bir düzen içinde tutarlı olmasına çalışanlar.
Vahiy metinlerine referans verenler de iki gruba ayrılır: Biri son ve ilk inişinden sona erişine, kesilmesine (M. 610-632) kadar kayıt altına alınan İslam vahyini esas alanlar; ikincisi vahyin bir bölümüne, muharref şekline, vahiy kalıntılarına dayananlar. İkinci grup içinde hikmet ehli bilgeler (Hükemâ) olduğu gibi paganlar dahi olabilir. Pagan/putperest oldukları yönünde ciddi şüpheler bulunan Sokrat öncesi ve sonrası filozofların önemli bölümü vahiy etkisinde kavramsal model geliştiren filozoflardır, esasında Pisagor’un de işaret ettiği üzere “felsefe” kelimesinin kökeninde (phileo ve sophia) “hikmet sevgisi, hikmet arayışı” çabası bulunmaktadır. Bu........
© Mir'at Haber
