menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BİZ VE ONLAR!..            

362 0
12.07.2025

Biz” dediğim iman eden Allah’ın muttaki kulları. Biz Müslümanlardanız. Allah’ın rızasının tecellisinin vesileleriyiz. İlk Müslüman ve Peygamber Hz. Ademdi, İslam’ın son Peygamberi de Hz. Muhammed’dir (sav). Bu anlamda biz, ötekilerin yaptığı gibi, İsevi, Musevi ya da Muhammedi değiliz. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e bütün peygamberler (Hepsine selam olsun) bizim peygamberimiz, bütün kitaplar ve suhuf’lar o gün yaşayan bizlere geldi. Hepsine iman ettik.

Biz aslında inkarcılarla aynı zamanda yaşıyor gibi görünsek de, farklı bir dünyada yaşıyoruz.. Onlar alarak zenginleşeceklerini zannediyorlar, bir vererek zenginleşeceğimizi düşünüyoruz. Çünkü Allah’ın(cc)rızasını gözeterek verdiğimiz de Allah (cc) bize onun karşılığını 10 katı, 100 katı, hatta 700 katı ile geri verecek. Biz Allah (cc) yolunda can feda ettiğimizde ölümsüz olduğumuza inanıyoruz. Mesela, aklın muktezası olan eksiklerimizi imkanlarımız nisbetinde giderdiğimizde düşmanla Savaşmaktan geri durmamamız gerektiğine inanırız. Çünkü Allah’ın yardım eli, bizim ellerimizin üzerinde olduktan sonra bizi kim yenebilir ki! Hasbunallahu ve niğmel vekil…

Bizim gören, duyan, bilim, hüküm sahibi, kadir-i mutlak, “ol” deyince olduran, “öl” deyince öldüren bir Rabbimiz var. O kadere, rızg’a ve ecel’e hükmeder. Biz ecelimizden önce ya da sonra ölmeyeceğiz, rızgımızdan az ya da çok da yemeyeceğiz, kaderimizden başka bir kader de yok, o zaman ne gam.

Allah (cc) kapalı kapılar arkasında fısıldaşarak konuşulanları, şifreli haberleşmeleri, akıllarından ve kalplerinden geçenleri, kaçırıp saklandıkları sandıkları kasalarının yerlerini bilir.

Mesela biz nefes alıp verdikçe, her nefes’de ölüme bir adım daha yaklaşırız. Ötekiler nefes alıp vererek yaşadıklarını düşünürler. Onların “yaşamak” dedikleri şey, “Ağzımızın tadını kaçıran ölüm”e doğru bir yürüyüştür yaşamak. İnsanlar aslında bu anlamda kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşarlar.

Ölüm bir mü’min için “asude bir bahar ülkesi”dir. “Dünya sürgünü”nün sona ermesidir, ölümlü dünyadan ölümsüzlük alemine geçiştir. Geldiğimiz yere, ana yurda geri dönüş, çıkartıldığımız cennete kavuşma günüdür. Rabbimize kavuşma günüdür, “Şeb-i Arus”tur yani, bayram günüdür.

Mesela yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz şey karbon’dur aslında, Oksijen değil. Oksijen Karbonu okside ederek içindeki hayat enerjisini almamızı sağlar. Araçtır. Biz ve onlar farklı algılara sahibiz.

Farkında olmalısınız, bu kadar kısa sürede, bütün imkansızlıklara rağmen ve bu kadar önemli komutanlarını şehid veren İzzeddin Kassam mücahidlerinde bir dağılma, umutsuzluk hali yok. Kimse, “onların yeri doldurulmaz”, “onların yokluğu direniş için büyük bir kayıp” falan demiyor. Aksine Şehitlikleri kutlanıyor ve bu olay bir başarı olarak algılanıyor. Onlar hayatın gayesi olan bir mertebeye yükseldiler. Defalarca, Talud-Calud olayını anlattım. Sonunda çocuk Davud’un sapan taşı, Tanrı kıral Calud’u öldürmeye yetti. Oysa İşaya peygamberin işareti ile Talud, 70.000 kişilik derme-çatma bir birlik oluşturdu. Yahudilerin ileri gelenler, “içlerinden biri olan Talud’un bu işe komuta etmesine itiraz ettiler, çünkü o peygamber soyundan keramet gösterecek manevi tasarruf sahibi bir olmadığı gibi, kırallar soyundan, savaşlar kazanan bir kurmay da değildi. Sahi, Talud’un ordusunda asker olsaydık, savaş meydanına gelirken ırmaktan “içme” denilen sudan içer miydik? İçenler bayıldı, geriye 301 kişi kaldı. Bu durumda o 301 kişi, savaşmak için nehrin öbür tarafına geçer mi idik!? Aslında Kur’anda bize anlatılan sadece tarihi bir vakıa değil bu gün bizim imanımızı test etmemiz için bir misaldir.........

© Mir'at Haber