menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ARILAR’A, KELEBEKLER’E, UĞUR BÖCEKLERİ’NE ELVEDA!

304 0
14.11.2025

ARILAR’A, KELEBEKLER’E, UĞUR BÖCEKLERİ’NE ELVEDA!

Evet, Arılar’a, Kelebekler’e, Uğur böcekleri’ne “elveda” derken, onların başına gelenlerin yarın bizim başımıza gelmeyeceğinden emin misiniz? Onlar gibi binlercesi var daha. Onlardan en değersiz gördüğünüz biri bile bizi terkettiğinde biliminiz, teknolojiniz ve ekonominiz onu yeniden getirmeye yetmeyecektir ve onun sizin için ne yaptığını onu kaybettiğiniz zaman anlayacaksınız.

Aynı dünyada yaşıyoruz. Aynı şeyden etkileniyoruz. Tek fark onlar daha küçük, daha narin yaratıklar oldukları için bizden daha önce etkileniyorlar. Aslında onları da öldüren biziz. Bizim vurdum duymazlığımız, cahilliğimiz, ihtiraslarımız, “bana ne”ciliğimiz..

Bakın, bizim ülkemizde sadece değerli nadir elementler yok. Bu ülkede bu mineral çeşitliği ve zenginliğinden kaynaklanan nadir sularımız var, bu sularla beslenen bitkiler ve hayvanlar, nadir böceklerimiz var. 40-40 Klimatolojik farkla, bu hava, bu su, bu toprakla dünyada yaşayıp da, Anadolu’da yaşamayacak ne bir bitki ne de bir hayvan türü var. Ama bu siyasetle bir şey olmuyor işte, Bu sağlık, bu gıda, bu çevre politikası, adını eğitim’e çevirdikleri maarifle bir şey olmuyor işte.

Havayı, suyu, toprağı kirlettik, zehirledik. Aklımız, kalbimiz, damarlarımız, midemiz işgal altında, zirai zehir bulaşıkları, deterjanlar, geni ile oynanmış, hormonlu, fıtratı bozulmuş gıdalar, insanları da, hayvanları da hasta ediyor. Bu işler ila nihaye böyle gidemez. Sıra neslin tereddisine geldi. Yediklerimiz-içtiklerimiz yüzünden östrojen, androjen dengesi bozuldu. Göreceksiniz, kısırlaştırılmış tohumlardan elde edilen gıdalar sebebi ile kısırlık patlayacak, RF etkisi ve çevresel etkiler sebebi ile düşükler, sakat doğumlar da patlayacak, çocuk sayısındaki kadın-erkek dengesi bozulacak. Akıl hastalıkları artacak. Bunlar birer kehanet değil, bu gidişin sonunda varacağımız yer burası. Yani size görünen köyün hikayesini anlatıyorum.

Nan-ı aziz yok artık. Bu ekmekler “ekmek” değil. Bu “rafine şeker”ler, “rafine tuz” sağlıklı değil. “Su gibi aziz ol” derlerdi eskiler. İçtiğimiz su da artık büyük ölçüde “aziz” olmadığı gibi, sağlıklı da değil. Hatta artık “yerli ve milli” de değil, yabancı şirketlerin eline düştü suyumuz.

İçinde katkı maddesi olmayan endüstriyel gıda kalmadı sanki. Tüketirken de maalesef abur cuburla, gazlı içeceklerle, israfla işi daha da için den çıkılmaz hale getiriyoruz.

Zaten manevi açıdan sadece zehir bulaşığı yok, bir de Riba bulaşığı var artık her şeyde.

Tepemizden püskürtülen Chemtrails’i, 5G cinayetini bile anlatamıyor, bu kötü gidişi durduramıyoruz.

Şairin dediği gibi “Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu / Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek / Siz hayat süren leşler sizi kim diriltecek”. Burunları havada, “gözleri var görmeyen, kulakları var duymayan, kalpleri var hissetmeyen” bu VIP ve CIP’lerle buraya kadar.. Onlara söylesek de bir söylemesek de, “uluslararası sistemle birlikte hareket etmeye” yemin........

© Mir'at Haber