Berat’ımızı alabildik mi?
Berat Gecesi, mübarek üç ayların ikincisi Şaban ayının onbeşinci gecesidir ve bu gece fecre kadar rahmet, bereket ve tövbe imkânlarıyla dolu olduğu Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından müjdelenerek şöyle buyurulmuştur: “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim! Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim’, buyurur” (İbn Mace, Sünen).
Berat Gecesi, bir taraftan mübarek üç ayların ikincisi olan Şaban’ı yarıladığımızı gösterirken, diğer yandan onbir ayın sultanı mübarek Ramazan ayına da yaklaştığımızın müjdesidir aslında.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), bu gecenin fazileti ve affa medar olduğu hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teâlâ, (rahmetiyle) Şaban’ın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” (Tirmizi, Savm, 39).
Tövbe ve istiğfarların kabulü için fırsat, rahmet ve bereket gecesi olan bu gecede bazı kişilerin affa mazhar olamayacaklarını da yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) haber vermiş ve şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut çok kin güden veya içkiye düşkün olan veya ana-babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna” (et-Tergîb ve’t-Terhib). İbni Mace ve Tirmizi’de geçen bir rivayette ise Allah-u Teâlâ’ya şirk koşan ve........
© Milli Gazete
