menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vukuat var; ‘sorumlusu’ yok mu?

9 4
08.02.2025

Bismillâhirrahmanirrahîm!

DEVLET yönetimi; ciddiyeti, disiplini ve hızlı hareket etmeyi gerektirir. Plan, program ve organizasyon üzerine kurulur. Kurumlar görevlerini yüksek bir sorumluluk anlayışıyla yaparlar. Çünkü sosyal olaylar hiç ihmale gelmez. Bu yüzden Fahrettin Râzî, Tefsîr-i Kebîr’inde, “Cem’iyyetli bir görevi olup da ihmalkârlığı olanlar kebâir (büyük günah) işlemiş olurlar” der.

Hukuk devletinde bütün kurumlardaki çalışanların görev, yetki ve sorumlulukları, hiçbir kapalılığa meydan vermeyecek ölçüde net ve açıktır. “Görev tanımı” bu titizlikle yapılır. Görevin küçüğü, büyüğü olmaz. Görev görevdir. Görev varsa, “sorumluluk” da olur. “Görevli” ile “sorumsuzluk” bir araya gelemez. Almanya’da gördüm: Hastanede; ister doktor, isterse hastanın temizliğini yapan personel olsun; her ikisi de görevine “iş iştir” anlayışıyla bakar.

Bizdeki işleyişi hep beraber izliyoruz. Son senelerde deprem, sel baskını, orman yangınları, fırtınalar gibi tabiî âfetler yaşadık. Yangınlar, madencilikte grizu patlamaları, göçükler, sahipsiz köpek faciaları gibi hepimizi üzen olaylar meydana geldi. Bunların hepsinde hazırlıksız oluşumuz, tedbir almayışımız, ihmallerimiz, ortada bir sorumlunun bulunmaması gibi eksikliklerimizi konuştuk.

Hem de nasıl konuştuk biliyor musunuz? TV’lerin tartışma programlarında konuşan nice kişi, “Bu işi en iyi ben bilirim”(!) kesin tavrı içindeydi. Olayı birlikte müzakere ettiği kişiye hakaret ve kavga etmeyi beğenmeyecek kadar sesini yükseltenler oldu. Yöneticilerimizse düşman çatlatacak(!), başka ülkeleri kıskandıracak(!) kadar kaliteli(!) işler........

© Milli Gazete