Ülke güvenliği ve Suriye krizi
SURİYE’NİN devrik Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, 8 Aralık 2024’te görevini bırakıp ülkesini terk etmesiyle oluşan boşluğu fırsat bilen Siyonist İsrail, hemen Suriye’yi işgale girişti. 1967’de işgal ettiği Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni geçerek Şam’ın 20 km yakınına kadar geldi. Oluşan yeni durumdan faydalanarak, işgalini genişletmek istedi. Dişine uygun gördüğü yerleri sahiplenmeye başladı. Boşluk bulduğu yerlerde de askerî üsler oluşturdu. Filistin’deki işgalciliğini Suriye’ye de taşıdı.
İsrail bu atmosferde, HAMAS’la yaptığı “Ateşkes Antlaşması”nda samimi değildi. Askerinin bir bölümünü de Suriye’ye çektiğinden, “kâğıt üzerinde” böyle bir antlaşmaya taraf oldu. Ateşkes sürecinde bile saldırı ve katliamlarını sürdürdü. ABD’den güç alarak Gazze’de açlığı “silâh” olarak kullanmaya başladı. Terörist İsrail’in Siyonist Maliye Bakanı Bezalel Smortrich, “Gazze Şeridi’ne ‘bir buğday tanesinin bile’ girişine izin vermeyeceklerini” açıkladı. (7 Nisan 2025)
Gazze’deki facia halkı açlıkla ölüme terk etme noktasına getirdiği için, Suriye’de yaşanan işgal 2. plana itildi. Şurası bilinmelidir ki; İsrail, Filistin’de ne kadar işgalciyse; Suriye’de de aynı oranda işgalcidir. Suriye’deki gelişmeler Türkiye ile İsrail’i karşı karşıya getirecek boyuta ulaştı. Türkiye’nin güvenliği tehlikeli bir noktaya geldi.
TSK, Suriye’deki Tiyas (T4) Askerî Üssü’nde konuşlanma hazırlıkları içindeydi. İsrail’in bu üssü vurmasıyla Türkiye’nin İsrail’le çatışma riski ortaya çıktı. Bu gelişme, Türkiye’ye bir tehditti. Türkiye, Suriye meselesine ilgisiz kalamazdı.
ASIL........
© Milli Gazete
