Ayağa Kalk Sakarya, diyelim mi?
Bismillâhirrahmanirrahîm!
NECİP Fazıl’ın “Sakarya Destanı” şiirini bilirsiniz! Burada “Sakarya” bir şehir, ırmak, savaş adı değildir. “Sakarya” Osmanlı sonrası, İslâm’ın garip ve sahipsiz bırakıldığını simgeler. Bir dava ve aksiyon şiiridir. “Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun” diyerek, az sayımızla davamızı sahiplenmeye çağırır. Şiirde mekân Yunus Emre’den; yeşil Tuna’dan, cömert Nil’den İslâm dünyasına uzanır. Şair, tarihimizdeki kahramanlarımızı hatırlatarak, “Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?” diye sorar.
Giden şanlı akıncı 1969’da Millî Görüş hareketi olarak yurduna döndü, hak davayı yükseltmenin akınlarına çıktı. Batıcılık hastalığı insanımızı öylesine sirayet etti, öylesine erozyona uğrattı ki! 1986’da, Ege Bölgesi’nde Erbakan Hoca’nın programlarına katılan Afganistan eski Devlet Başkanı Burhanettin Rabbanî geriye dönerken, “Erbakan’ın izah ve ikna yöntemiyle yaptığı siyasi cihat, bizim yaptığımız silâhlı cihattan daha zor” demişti.
Millî Görüşçüler 56 senedir iğneyle kuyu kazarcasına, dağı tırnaklarıyla tırmalarcasına bir mücadele içindeler! Bu süreçte surda büyük gedikler açıldı. Dava taşları döşendi. Ramazan ayının da bereketiyle, insanları uyarmaya devam ederek, “Ayağa kalk Sakarya!” hitabıyla yeni atılımlar yapma, İslâm dünyasını uyarma zamanıdır!
Türkiye ve İslâm dünyasındaki acılar, zulümler, katliamlar, soykırımlar bu önemli hamleyi yapmayı zorunlu hale getiriyor. Son olarak davamızın bayrağını taşıyan Mahmut Arıkan, 100 gündür gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. Millî Görüş kadrolarına düşen ise liderlerinin çalışma........
© Milli Gazete
