İktidarlar Değişti, Dert Değişmedi: Gurbetçinin Sesi Hâlâ Duyulmuyor
GURBET zor iş.
Sıla hasreti çekmek zor iş.
Çoğu, ekmek parası uğruna vatanından uzak yaşayan gurbetçilerimize Türkiye’den selam gönderiyorum.
Her gün yurt dışından çok sayıda mektup ve telefon geliyor.
Hepsinde aynı dert, aynı özlem, aynı sitem…
Almanya’dan, Fransa’dan, Hollanda’dan, Avusturya’dan ve daha uzak diyarlardan…
İlginçtir; gurbetçimiz, hangi görüşten olursa olsun, vatana ilgisini hiç kesmiyor.
Hatta bazen, Türkiye’de yaşayanlardan daha fazla sahip çıkıyor.
Emin Çölaşan, 27 Haziran 1991 tarihli Hürriyet gazetesindeki “Devlet ve Gurbetçi” başlıklı yazısına işte böyle başlıyordu.
Ve yazısında, Almanya’dan kendisini arayan bir gurbetçinin şu sözlerini aktarıyordu:GEÇENLERDE Almanya’dan bir okuyucum telefon etmişti. Belki yarım saat bana içini döktü.
Sonunda kendisine şaka yollu dedim ki:
‘Bu ay aldığınız maaşı herhalde bu telefon konuşmasına yatırdınız!’
Güldü!
Derdini söyledi:
‘Aslında biz burada Almanların bize ikinci sınıf insan muamelesi yaptığından yakınıyoruz.
Oysa esas ikinci sınıf insan muamelesini bizim konsolosluklarda görüyoruz.
Vatandaşı insan yerine koyan yok!’ diye dert yandı.
Doğrudur. Devlet Türkiye’de vatandaşını insan yerine koymuyor ki, gurbetçimizi koysun!
Yazının yayımlandığı günden bugüne tam 34 yıl geçti…
O gün bir gurbetçinin kurduğu bu cümle, bugün hâlâ geçerliliğini koruyor.
İktidarlar değişti, dönemler geçti, sloganlar yenilendi ama gurbetçinin sesi hâlâ duyulmuyor.
Çölaşan’ın 1991’deki tespiti sanki bugün yazılmış gibi:
“Devlet, Türkiye’de vatandaşı nasıl insan yerine koymuyorsa, gurbetçisini de koymuyor… Manzara hazin.
Evet, o günkü manzara hazindi ama bugün de farklı değil.
Gurbetçinin birikimi hâlâ ekonomi için “can suyu”,
ama kendi hayatı için bürokrasi içinde “yok hükmünde.”
Konsolosluklar hâlâ aynı şikâyetlerle dolu,
çifte vatandaşlık hâlâ netameli,
emeklilikte hâlâ belirsizlik,
seçimlerde hâlâ “sadece oy potansiyeli” muamelesi…
O dönemde “işçi dövizi” ekonominin can damarıydı;
bugün “yurt dışı mevduat” çağrılarıyla aynı hikâye tekrar ediliyor.
Demek ki 34 yılda partiler değişmiş ama zihniyet değişmemiş.
1991’de “ANAP’a yakınsanız işiniz........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein