Almanya’da her 68 saniyede bir kadın şiddete uğruyor
Almanya’da her 68 saniyede bir kadın şiddete uğruyor. Bu dramatik gerçeği 20 Kasım 2025 tarihli BILD gazetesi bütün çıplaklığıyla yayımladı.
Ancak asıl mesele, bu büyük tablonun arkasındaki daha büyük sessizliktir: Bu ülkenin siyasi ve hukuki sistemi, kadınların çığlıklarını duymuyor ya da duymak istemiyor.
Almanya, “demokrasi”, “hukuk devleti”, “insan hakları” gibi kavramları dünyaya ders verirken, kendi kadınlarını evlerinin içinde koruyamıyor. Bu artık sadece ahlâkî bir çelişki değil; doğrudan doğruya politik bir skandaldır.
Gazetede konuşan kadınların anlattıkları birer bireysel trajedi değil; devletin üzerine çöken utancın kayıt altına alınmış hâlidir.
“Başımı klozete bastırdı”, “Beni asmakla tehdit etti”, “Kız kardeşimi öldürdü”… Bu cümleler, Almanya’nın uluslararası alanda parlatılmış insan hakları imajının içeriden nasıl çürüdüğünü açıkça göstermektedir.
Bir ülke her 68 saniyede bir kadını koruyamıyorsa, hiçbir küresel toplantıda insan hakları dersi verecek vasfı yoktur.
Rakamlar inkârı imkânsız bir tabloyu ortaya koyuyor:
• 187 binden fazla kadın, sadece bir yılda ev içi şiddetin mağduru oldu.
• Cinsel şiddet vakaları 1 arttı.
• Israrlı takip (stalking) 5 yükseldi.
• Her gün yaklaşık 150 kadın, cinsel saldırıya uğruyor.
• 308 kadın, bir yıl içinde öldürüldü.
Bu veriler, Almanya’nın en üst düzey güvenlik kurumu olan BKA – Bundeskriminalamt (Federal Kriminal Daire) tarafından açıklandı. Yani ortada herhangi bir abartı yok; devlet kendi rakamlarıyla gerçeği itiraf etmektedir.
Ve BKA’nın bir başka gerçeği daha var: Fail çoğunlukla yabancı, mülteci ya da göçmen değil; bizzat Alman vatandaşlarıdır. Bu şiddeti “ötekileştirilmiş gruplara” yıkarak rahatlamak mümkün değildir.
Sorun Almanya’nın kendi içindedir. Bu toplumun yetiştirdiği erkeklerin önemli bir bölümü kadına şiddet uygulamaktadır. Bu gerçek görmezden gelindikçe karşımıza çıkan sonuç daha da netleşiyor: Almanya’da kadınları koruyamayan sadece bireysel saldırganlık değil; doğrudan devletin kurumsal ihmali ve siyasi sorumsuzluğudur.
İşte tam burada devletin önceliklerinin gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Çünkü devlet isterse, bir gecede milyarlarca avroyu dünyanın öbür ucunda savaşan taraflardan birine yağdırabiliyor; ama sıra kendi........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein