Almanya’da AfD’nin yükselişi bir sonuç, sebebi siyaset
Öfke görmezden gelindikçe aşırı uçlar güçleniyor.
Almanya’da geçtiğimiz pazar günü yapılan Kuzey Ren-Vestfalya yerel seçimleri, sadece bu eyaletin değil, bütün ülkenin siyasi nabzını tutmamıza imkân sağladı. Sandıktan çıkan tablo dikkat çekiciydi:
• CDU 3,3 (–1,0)
• SPD ",1 (–2,2)
• Yeşiller (Grüne) ,5 (–6,5)
• FDP %3,7 (–1,9)
• AfD ,5 ( 9,4)
• Sol Parti (Linke) %5,6 ( 1,8)
• Diğerleri %7,3 ( 0,2)
CDU seçimden birinci parti olarak çıksa da, asıl yükselişi yaşayan AfD oldu. Yaklaşık %9,5’lik bir artışla oylarını üçe katladı. SPD ve Yeşiller ise büyük kayıplar yaşadı.
Eyalet Başbakanı Hendrik Wüst’ün seçim sonrası yaptığı açıklama önemliydi:
“Bu öfkeyi ciddiye almak zorundayız.”
Aslında mesele tam da burada düğümleniyor.
AfD’nin yükselişini sadece bir “protesto oyu” olarak görmek kolaycılık olur. Toplumun geniş kesimlerinde biriken huzursuzluğun, korkuların ve beklentilerin siyasi sisteme yansımış halidir bu sonuç. İnsanlar kendilerini dinlenmemiş, sorunları dikkate alınmamış ve gelecek endişeleriyle baş başa bırakılmış hissediyor. Almanya gibi demokrasi tecrübesi köklü bir ülkede dahi, halkın bir kısmı “bizi temsil eden yok” duygusuyla aşırı uçlara yöneliyorsa, bu başlı başına üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir tablodur.
SPD’nin kaybı, yalnızca bir parti meselesi değildir; sosyal adalet ve halkın refahı üzerine kurulu politikaların yeniden sorgulanması gerektiğinin işaretidir. Uzun yıllar işçi sınıfının temsilcisi olarak........
© Milli Gazete
