‘’Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz!’’
DEVE TELLAL İKEN / KİM VURDU BİZİ?
Ocak 1993’te katledilen gazeteci merhum Uğur Mumcu’nun, 1975 yılında yayımladığı ve başlığına mütevazı bir “Sesleniş” hitabını koyduğu makalesinde, mücadelesinin varacağı noktayı “Vurulduk ey halkım, unutma bizi!” cümlesini tekrarlayarak anlatması, gazetecilik tarihinin narin belgelerindendir.
Yaşanılan ihanet çaresizliğinin, yürek acıtan bir ağıt vezninde anlatıldığı, Giresun’umuzun “Vuruldum, düştüm yere” isyan türküsünü çağrıştıran bu Uğur Mumcu yazısında, insanımızın “Ey halkım!” seslenişindeki sahiplenme inancına hasreti vardı.
Bu birliktelik farklı kıtalarda, farklı politik duruşlarda olsa da Eva Peron için bestelenen eserin “Benim için ağlama Arjantin” mısraında da yakalanabilir.
“Gölbaşında padişahın üç kızı”ndan bahseder Orhan Veli Kanık “Masal” şiirinde. Hangi kızıdır padişahın, onulmaz derde düşeni ve hastalığına hazik hekimlerin çare bulamadığı; bilmeyiz.
Gölbaşı’nda üç kızı oturan padişah kimdir, nerenin padişahıdır ve her yerde bir sarayı var mıdır; bunu da bilmeyiz.
Padişah bahsine böyle giriş yapmamızın, belgeli yazmamızın elbette bir sebebi var.
Tahtlarında kralların oturduğu Kuzey Avrupa masalları içimizi ısıtmadığından, saraylarımızın ve yatıp yuvarlandığımız parklarımızın sahibi padişahların hüküm ferman olduğu masallardan yana olmak düşer bize; gökteki elmalar yere düşmeden.
Bizim masalımızın padişahının hasta kızını tedavi edecek bir Keloğlan’ın varlığından haberdar olmamız, tellallara ünletilen bir ferman sayesindedir.
Alaaddin’in bir halının üzerinde ve lambasının ışığında gökten seyrettiği dünyanın bir köşesinde anası ile bir Keloğlan yaşamaktadır. Ve o Keloğlan, padişahın fermanını okuyan tellalı doymuştur.
“Ey Ahali!” diye bağıran tellal, “Duyduk duymadık demeyin” emriyle de bir hiza vermektedir sesini ulaştırdığı insanlara.
Padişah hoparlörü tellalın “Ey Ahali!” tanımına soktuğu o insanları sözlükler, “Aynı yerde oturuyor olmaktan başka ortak niteliği olmayan insan topluluğu” diye yazıyorlar.
“Ey Ahali!”
Ey niteliksiz topluluk, ey niteliksiz kalabalık!
KARGA KARGA GAK DEDİ/ ÇIK ŞU DALA BAK DEDİ!
Sosyal paylaşım sitelerinde, Cumhur İttifakı’nın “Akşam” gazetesinin yetkili yazarının “Ey Ahali, aç gözünü artık” başlıklı yazısına rastladığımda, aklıma böyle geldi masallarımız.
İktidar sahibince “Gereğini yapan Ahmet Bey” sıfatıyla ödüllendirilmiş ünlü gazetecinin sunduğu bir TV programına katılan ve provalarda onaylanmasına rağmen, doğalgazla, insan üretimi gaz arasında bağlantı kurarak konuşması tepkiler topladığında, o Ahmet Bey’in tanımam etmem, gelmiş oturmuş diyerek gereğini yaptığı gazeteci Turgay Güler’den........
© Milli Gazete
