Kutuplaşmanın İzdüşümü: Kökler ve İzler
Yaşadığımız coğrafyayı nasıl tarif edersiniz diye sorsalar verilebilecek tek cevap var: Farklı seslerden ve renklerden oluşan ahenkli bir birikim. Bugünkü toplumsal yapıdan bağımsız olarak şunu ifade etmeliyiz ki, her uygarlığın bu topraklara bıraktığı izler vardır. Bu izler, her yeni kuşağa aktarılarak gelen uzun bir yolculuğun mirasıdır. Bu topraklara geçmişten kalan sadece tarihi eserler değil elbette. Aslında bu coğrafyanın birikimi, farklı renkleri ve sesleri ahenkli bir melodiyle günümüze taşımasıyla oluşmuştur.
Bu söylediklerimiz bu coğrafyanın görünen bir yüzü. Elbette bu coğrafyanın başka bir yüzü de var. Savaşların, çatışmaların güç mücadelelerin yaşandığı yerler de aynı bu topraklar. Bu coğrafyanın tarihi hem barışın ve huzurun hem de savaşın ve çatışmanın merkezi olmuştur. Çünkü insanlık tarihi bu iki karşıtlığın bir özetidir aslında. Bazı birliktelikler bu topraklarda kalıcı bir toplumsal ahenk verirken, bazı çatışmalar da derin yaralar bırakmaktadır. Buralara hükmedenler bu karşıtlıktan hangisine yakın olduysa coğrafyanın kaderi de o olmuştur. Günümüze doğru geldiğimizde bu coğrafyada toplumsal ahenkten ziyade çatışma........
© Milli Gazete
