menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hazire hastalanırsa…

31 0
07.09.2025

Hani insanlar hastalanır,

Ağrılar içerisinde kıvranır,

Ateşler içinde yanar,

Nasılsın dendiğinde,

Boynunu büküp susarsa,

O da acılar, ıstıraplar içerisinde deviniyor fakat suskunluğu seçiyordu.

Eski bir dostun o yalnız ve mahzun, hasta, bakımsız, terkedilmiş halini görünce.

Duraladım, üzüldüm, kahır doldum.

O benim çok eski bir arkadaşımdı.

Kırk yılı aşan bir muhabbetimiz vardı.

Ali Ağa Camii ve Haziresi’nden bahsediyorum.

İzmir’ deki Osmanlıya açılan revaktan, seraptan, vahadan, saba rüzgârından, yeşil servileri mekân tutmuş bülbüllerden, mor sümbüllerden.

Sizi alıp 400 yıl öncesine götüren birer şaheser olan bahçesindeki nadide hazire.

Hazirede 1600’lü yıllardan 1800’lü yıllara uzanan 67 adet mezar taşı bulunmaktaydı.

O şen şatır, o cennetten köşe nasıl bakımsız ve terkedilmiş, hastalıklar içerisinde yalnız bırakılmıştı.

Bir damla su ile yıkanmamıştı bahçesi, oysa fıskiyeli şadırvandan su sesi gelmekteydi.

Ortada ters dönmüş bir takunya.

Çöpler,

Mezar taşları kırılmış, belki de birkaç onlu sene sonra çocuklarımız onları batının büyük müzelerinde göreceklerdi.

Sene 1982 idi sanırım........

© Milli Gazete