menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Öğretmenden Ötesi

29 1
12.10.2025

Geçen gün, liseden birkaç arkadaştan müteşekkil grubumuza gelen bir mesaj hepimizi derinden müteessir etti. Birkaç gün boyunca içimde bir şeylerin yerli yerine oturmasını bekledim. Çünkü hayatıma -ve eminim birçoğumuzun hayatına- en çok tesir eden üç beş kişiden biri hiç şüphesiz Fahrettin hocam olurdu.

Erzurum İmam Hatip Lisesi’nin nevi şahsına münhasır mezunları olan bizler, yani “98 ruhu”nun temsilcileri, o dönemin ruhuna şekil veren en önemli figürlerden birini kaybettik. Fahrettin hocamız, durul bekâya göçmüş...

Hayatımızın en deli dolu yıllarında, sessizliği, sükûneti, derinliği ve saygılı tavrıyla bizi hemen kuşatmıştı. Onda, o zamana kadar pek alışık olmadığımız meziyetler vardı; belki de bu yüzden, çoktan kalbimizi kazanmıştı. Onunla her yürüyüşümüz, her konuşmamız, hatta her suskunluğumuz bir dersti.

Bir kez öfkesine şahit olmuştum. Bir arkadaşımız, idarenin yaptığı bir haksızlıkta hocanın adını kullanmıştı. O gün alnında beliren damar hâlâ gözümün önünde; ok gibi sınıftan fırlamış, koridorda zor durdurmuştuk.

Okulun dört yıla uzaması, onunla geçirdiğimiz zamanı daha da bereketli kıldı. Sadece bizlerle değil, velilerimizle de gönül bağı kurmuştu. Velilerimizi birbirine, bizi de onların dostluğuna eklemişti. Her bayram evine uğrar, muhabbetinden istifade ederdik. Küçük oğlu Aliş adeta aramızda maskot gibiydi; Ahmet ise biraz daha büyüktü, ama arada........

© Milli Gazete