Kalitesizlik Çağında Türkiye’nin Entelektüel Açmazları
Türkiye’nin yaşadığı temel sorun tek bir kelimeyle özetlenebilir: Kalitesizlik. Bu, yalnızca siyaset ve ekonominin çürümüşlüğünü değil; dilin yıpranışını, düşüncenin sığlaşmasını, entelektüel iklimin ikiyüzlülüğünü de ifade eder. Artık kanunların varlığı adaleti garanti etmiyor, kurumların tabelaları işlevi hatırlatmıyor. Kavramlar dolaşımda, ama içleri boşalmış durumda. Düşünce, nefes alacak alan bulamıyor.
Oysa entelektüelin asli görevi, huzur dağıtmak değil, rahatsız etmektir. Düşünce, aykırılığıyla kıymetlidir; konformizme teslim olduğu an, kendini inkâr eder. Türkiye’de ise entelektüel, çoktan rahatsız etme işlevini yitirmiştir. Üniversiteler, medya, sanat çevreleri… Hepsi iktidarın gölgesinde varlığını sürdürmeye alışmış durumda. Bağımsızlık değil, sadakat değer kazanıyor. Siyasetin kibri, dalkavuk bir entelektüel tipini besliyor. Böylece düşünce damarlarımız tıkanıyor, derinleşme imkânı ortadan kalkıyor.
Türkiye’nin siyasal kültürü uzun zamandır vasatın iktidarına yaslanıyor. Bu, sadece yöneticilerin niteliksizliğiyle açıklanamaz; bir zihniyet meselesidir. Burada iktidar, bilginin, kültürün ve tefekkürün değil; propaganda, slogan ve hamasetin eseridir. Bu yüzden iktidar sahiplerinin derin bilgiye ihtiyacı yoktur.........
© Milli Gazete
