Gidecek Başka Yerimiz Yok
“Elleri vardı, siz bilmezsiniz
Ben tek başımaydım, onlar ise yalnızdı
Şubattan kalan bir gece yarısıydı sanki bütün caddeler
Yine yenik ve gazetesiz ayrılıyorduk bir çağdan
Çağın canı cehenneme
Cennet nereye düşer şimdi
Annesinden dayak yerken sorunca çocuk
Ellerin vardı, sen de bilmezdin
Hatırı sayılmak kimsenin aklına gelmeyen bir yoksul gibi
Karşında duruyordum.”
(Bülent Parlak/Şubat Kimseye Çekmedi)
**
Perşembe
Kalbin Taşına Yazılanlar
Zaman değişir, şehirler büyür, insanlar küçülür. Ama bazı kelimeler vardır ki ne çağ eskitir onları ne zihin unutur. Karacaoğlan’ın “hatırdan, gönülden geçici olma” sözü böyledir işte. Çünkü insan, ömrü boyunca neyi unutur? Unuttuğu, kendisinde iz bırakmayan; gönlünde yer etmeyen şeylerdir. Asıl mesele, geçici olmamaktır; bir kalpte, bir dostlukta, bir hatırada daim kalabilmektir. Her dizede bir irfan yatar. Şairin öğütleri yalnızca bireye değil, bir toplumun mayasına yöneliktir. Mecliste nasıl oturulacağını, nasıl konuşulacağını, insanın kendini nasıl sınaması gerektiğini anlatır. “El iki söylerse sen birin söyle” derken aslında bir suskunluğun değil, bir bilgelik dilinin altını çizer. Çünkü kelâm, sadece konuşmak değil; yerinde susabilmeyi de bilmektir.
Sazdan Gelen Ses: Bir Ozanın Gölgesinde Yolculuk
Bir zamanlar, Anadolu’nun rüzgârında, toprağında ve türküsünde yankılanan bir ses vardı. Ne bir sarayın gölgesinde ne de bir sultanın emrinde yaşadı. O, halkın özünden kopup gelen bir ozandı: Karacaoğlan. Onun kelimeleri yalnızca söz değil, yaşamın ta kendisiydi. Her dizesi,
taşradaki bir dervişin nefesi, yoldaki bir yolcunun duası gibiydi. “Dinle sana bir nasihat edeyim” diye başlayan şiiri, yalnızca bir öğüt değil; aynı zamanda bir insanlık pusulasıdır. Gönülleri kırmadan, sözleri incitmeden, iyilikle yoğrulmuş bir hayatın haritasını sunar bizlere.Geçiciliğin
Kıyısında: Kalıcı Olan Ne?
Zaman, insanı hızla akıp giden bir nehrin içine bırakır. Modern çağ, hızla değişen ilişkiler, unutulan değerler ve geçicilik üzerine kuruludur. İşte tam da bu çağın ortasında Karacaoğlan’ın şu sözleri yankılanır: “Hatırdan, gönülden geçici olma.” Bu çağrı, sadece bireye değil; bütün bir topluma, bir kültüre yöneliktir. Bir kalpte iz bırakabilmek, bir gönülde kalıcı olabilmek; işte asıl insanlık budur. Zira unutan da unutulan da yitirmiş olur.
Söz ve Susmanın Hikmeti
Karacaoğlan’ın, “el iki söylerse sen birin söyle” öğüdü, konuşmanın değil susmanın kıymetini öğretir. Tıpkı Yunus Emre’nin, “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” dediği gibi, söz dediğin dikkatle sarf........
© Milli Gazete
