Bir zamanlar aynı tribünde
Bizler aynı mahallenin çocuklarıydık... Aynı muhabbetin farklı renkleri, tonlarıydık. Elbette her şey gibi bu da zamanla değişti. Bugün her şey fazla ama samimiyet ve birliktelik o kadar az ki! Bu da bize futbolun kaybolan cemiyetine dair birkaç not düşürmeyi mecburi kıldı… Aynı toprakta büyüyen, aynı duvarın dibinde misket oynayan, aynı sokakta top koşturan çocuklardık. O günlerde futbol yalnızca bir oyun değil, birlikte olmanın bahanesiydi. Aynı mekânda yan yana maç izler, kazanınca omuz omuza sevinir, kaybedince birbirimize takılırdık. Yenilginin acısı da galibiyetin coşkusu da paylaşılabilirdi, çünkü aramızda bir ortak zemin vardı: aynı sokak, aynı kahkaha, aynı kalp ritmi.
Bugün o ortak zemin yok. Artık kimse aynı masada oturmuyor. Herkes kendi ekranında, kendi yankı odasında, kendi “hakikatinde” yaşıyor. Futbol bile, bir zamanlar bizi birleştiren o oyun, şimdi ayrıştırmanın en kolay aracına dönüştü. Yeni nesil taraftarlık, holiganlığın ötesinde bir şiddet taşıyor: görünmez ama sürekli, siber........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein