menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hâl dili her yerde geçerlidir

22 1
09.10.2025

Merhum, değerli yazarlarımızdan birini ziyaret için gittiğimde yazıhanesinde yalnız başına oturuyordu.

Selam ve kucaklaşmadan sonra, “Hoca sana bir mektup okuyayım” dedi ve okudu.

Mektup sanki Fatih Sultan Muhammed’in özel kalemi Nişancı’nın kaleminden çıkmış gibi ağır Osmanlıca yazılmış.

Mektubun son cümlesi, “Sen bu tümcelerden de anlamazsın” diye bitirmiş mektubu.

Mektubu yazan kişi, yazarımızın Öztürkçe yazmasına kızmış; yazarımız da ona cevap vermiş.

“Elest” bezminde Rabbimize olan imanımızı “Bela/Evet” diyerek ikrar ettikten sonra Rabbimiz, Hazreti Adem’e kelimeleri öğretmiş.

Yani önce Kelam, sonra İman, sonra eşyanın isimlerini öğrenme.

Hazreti Adem, kendisine gelen vahyi, ailesine ve çocuklarına Rabbinden aldığı şekliyle tebliğ etmiş.

Asıl olan Rab ve O’na iman ama, Rabbimizi ve imanımızı öğrenmek ve öğretmek için dile ihtiyaç var.

Biz, çağımızda insanların çoğunluğunun dilini kullanacağız.

Sevgili Peygamberimiz, bazı kabilelere tebliğ için gittiğinde onların şivesini kullanarak konuşmuş.

Nahv kitaplarımızda bilinen kelimelerin başına “el” takısı geldiği halde o gittiği kabiledekiler, “el” yerine “em” kelimesini kullanırlarmış.

Sevgili Peygamberimiz de bilinen isimlerin başında “el yerine em” kullanmış.

Asıl olan Allah’a kulluktur.

Nasıl kulluk yapacağımızı, Mabudumuz belirler, Rasülü de onu bize tebliğ eder,........

© Milli Gazete