Ağlamayalım çağlayalım
Ruhlar âleminden gelen can, bu dünyada ten elbisesi giyerek, bir ömür boyu akan insanların son durağının ya cennet veya cehennem olduğunu haber verir Rabbimiz.
Geldiğimiz yer hakkında ve de gideceğimiz yer hakkında bilim bize bir şey söylemiyor.
Bu bilgiyi, bizi getiren ve götüren Allah celle celalüh haber veriyor.
Bizim bu dünyada neyi nasıl yapacağımızı da bildirmiş Kur’an-ı Kerim’iyle ve açıklama ve örnek olma görevini de gönderdiği peygamberlerine ve onun yolunda yürüyenlere vermiş.
Bize düşen görev Allah celle celalühün:
“Sen ve seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emr olunduğun gibi doğru ol ve aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir.
Zalimlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım olunmazsınız.
‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ emrine uymaktır.” (Hud 11/112-113, Şura 42/15)
Şu anda, dünyada yaşayanların yöneticileri, kendilerini yaratan Rabbimizin emrine değil, silahı, parası, askeri gücü büyük olduğunu zannettiklerinin emirlerini yasalaştırdıktan sonra ona uymayı çağdaşlık adı altında bize yutturuyorlar.
Maymun, hiçbir zaman taklit ettiği adam gibi olmaz.
Yasasını aldığı senatoların, meclislerin, ulusal kongrelerin, federal meclislerin hiçbirinin aynı olamaz.
İnsanın, insana tapınmasını yasaklar İslam.
Bugün biz, Müslümanlar olarak gücümüzü son sınırına kadar kullanarak Rabbimizin “Sırat-ı Müstekıym” diye adlandırdığı yolda yürümeye değil, koşmaya çalışacağız.
Başta kendimiz, sonra ailemiz, sonra akrabalarımız, sonra komşularımız,........
© Milli Gazete
