menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sarı Öküzü Vermeyecektik

27 5
17.06.2025

Dünyamız ve özellikle de bölgemiz son derece kaotik değişime gebe. Çok büyük bir değişimin işaretleri var. Bir doğumun sancısı niteliğinde gelişmeler yaşanıyor. Her tür gelişmenin sosyal, siyasi hatta şahsi gelişmenin farkında olmamız gereken 2 ayrı yanı var. Bir imtihan boyutu var, bir kader boyutu var. İmtihan boyutunda bize olduğu kadar karşı tarafa da bir imtihan bu. Çatışmaların içindeki kadar dışındakine de imtihan, zulmeden kadar zulme uğrayana da imtihan. Seyredene de destekleyene de desteklemeyene de imtihan. Herkes, her gün tekraren bir sınavla karşı karşıya. Ancak bir de bunun “kader hükmünü yürütür” hükmü çerçevesinde dünyanın gittiği yere gideceği gerçeğiyle de bir ilgisi var. Dünyamız şu anda ırkçı emperyalizmin yönetiminde, her köşesinde zulümle, katliamlarla uğraşıyor. Bunlar kendiliğinden çıkan sadece idarelerin beceremediği için olan şeyler değil. Siyonist para sahiplerinin dini inançları gereği diğer insanları, Yahudi olmayanları ikinci sınıf görüp kendilerine hizmet etmesi gereken varlıklar olarak kabul etmelerinden kaynaklanıyor. Tahrif ettikleri kitaplarına ekledikleri Yahudiler hariç diğerlerinin öldürülebileceği, köleleştirilebileceği, hiçbir haklarının olmadığı bir inançları var. Sadece Yahudilerin Hz. Adem soyundan, diğerlerinin hayvandan geldiği, dolayısıyla da hayvandan fazla hakkı olmadığı inancıyla bu zulümleri planlıyorlar. Batılı ülkeler gerek ülkelerindeki yaygın Yahudi ekonomik hâkim gücünün etkisiyle, gerek bir kısmı da Hristiyan Siyonistler aracılığıyla kendi kökenlerini Yahudilikte gördüklerinden bu düzenle bir sorunları yok. Düzenle sorunu olan sadece Müslümanlar. Bazen yanlış metot ve liderlerle yanıltılsalar da Siyonizm’e tek direnen topluluk Müslümanlar. IŞİD gibi terörist örgütler bile Batı’nın ve İsrail’in zulmüne başkaldıran Müslümanların hissiyatını kullanıyor. Yanlış mücadele alanına yönlendirerek enerjiyi tüketiyor, imajı zedeliyor, kalıcı mücadelenin imkânsız olduğu fikrini yayıyor.Ama İslam topluluğu hala diri ve yılmadı. Müslümanlar çıkış yolu arıyor. Günümüzde Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Mora’da, Sahra Afrika’sında olduğu gibi, son dönemde Gazze şanlı direnişinde gördüğümüz gibi, İran’ın yıllardır Amerika’ya karşı dik duruşunda gördüğümüz gibi ve şimdi İsrail’in İran’a saldırmasıyla sıcak çatışmaya dönen durumda gördüğümüz gibi Siyonizm ve Amerika ile mücadele ediyorlar. Bunların kısa vadede başarılı olup olmayacağını Allah bilir ancak uzun vadede Efendimizin bize öğrettiği “zulümle dünya abad olmaz” prensibi gereği ve gene efendimizin biz çok hadiste Yahudilerin bu gücünün kırılacağı ile ilgili müjdeleri gereği ümmetten cihat üzere olanlar var. Benim görüşüm bu son çatışmalar Melhame-i Kübra'ya giden yani büyük savaşa giden bir yolda bir basamak. Efendimizin hadislerine belirttiği bu Melhame-i Kübra yıllar süren savaşlar ve zorluklar sonrası İslam hâkimiyetinin geleceği son........

© Milli Gazete