Nerede konuşup nerede susacağını bilmek
Atalarımız söz gümüşse sükût altındır demiş. Aynı manayı tamamlayan bir diğer atasözünde de “Boğaz dokuz boğumdur” denir, devamını şöyle ekleyebiliriz: Dokuz yutkunup bir konuşmalı.
Konuştuğumuzdan çok daha fazla susmalı ki utanmayalım.
Bilmiyorsan sus biliyor sansınlar, biliyorsan sus, molla sansınlar. Kim ki çok konuşur, o çok hata yapar. Anlatacağının eksik yerlerini hatırında kaldığı kadarıyla doldurmak zorunda kalır ve kaçınılmaz olarak yalana düşer.
Sinirlenince sus. Sinirliyken çenen beyninden hızlı çalışacak ve istemediğin pek çok şeyi de söyleyeceksin, sonunda mahcup olacaksın.
Konuyu tam öğrenmeden, anlamadan ilk bilgilerle konuşma, sus, anla, öğren, değerlendir, sonra konuş.
Söyleyeceklerinin karşı tarafa etkisi arkadaşlığını bitirecekse, bağları zedeleyecekse sus.
Konuşurken bağırman gerekmeye başladıysa, artık susmanın zamanı gelmiştir, söylediklerin dinlenmez, kimseye de faydası olmaz artık demektir.
Ortam gerginse sus, söyleyeceklerin ortamı daha da gerecek ve yatıştırıcı konuşman bile tartışmayı alevlendirecekse sus.
Dinlemekte fayda görüyorsan sus, faydalan, öğren, dinlemeyi bil. Dinlemeden ilerleyemezsin.
Hislerinden emin değilsen, ne istediğine tam karar vermemişsen, hedefin belli değilse sus.
Söyleyeceğin şeyi söyleyip söylememekte tereddüt ediyorsan sus, düşün, değerlendir, şimdi söylenmesi lazım mı, senin söylemen uygun olacak mı?
Bir kişiyi kıracaksan söylediğinle, o söyleyeceğin şeyi de mutlaka söylemen gerekiyorsa söylemenin başka bir yolunu bul. Hakkı söylemek demek kırmak demek değildir.
Bir kardeşini, dostunu uyarmak için toplum önünde eleştireceksen sakın yapma. Onu düzeltmek istiyorsan bire bir konuş. Onu hatasında sabit kılmak, artık senden fikir almasını kesmek istiyorsan herkesin önünde onu mahcup et.
Laf ağızdan çıkana kadar senin kontrolündedir, dilediğin yöne sarf edersin. Ama söz bir kez ağızdan çıktı mı sen ona göre........
© Milli Gazete
