menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hasım olmak

14 3
24.07.2025

İnsanlar günlük hayatlarında birbirlerinden şikâyetçi olabilirler. Dini, mali, siyasi ya da şahsi meselelerde birbirlerini dava edebilirler. Aralarında bir hâkimin karar vermesini isteyen taraflar, mahkemeye başvurur. Hukukta müddei ve müddeâ aleyh dediğimiz taraflar, birbirinin hasmı yani davalısı olmuştur. Bu iki kişiye hasmeyn deriz. Bazen bu hasımlık yani davalı olma durumu, hasmâne yani düşmanca davranışlara kadar da gidebilir. Ancak hukukun adaleti esas alması ve bağlı olduğu otoritenin hakkaniyeti ve gücü, husumetlerin büyümesini önler. Hasım ile hısım kelimelerini de karıştırmamak gerekir. Hasım davacıyı, hısım akrabayı anlatır ve aralarında kök itibarıyla bir alaka da yoktur.

Husumetli tarafların davalarını dünyada çözmek ve hak sahibine hakkını tevdi etmek, peygamberlerin en önemli vazifelerindir. Mesela Hz. Peygamber’e yazılı hukukun kaynağını oluşturan Kur’an’ın indiriliş nedeni, Allah’ın öğrettiği hukuk kurallarına göre insanları yargılamasıdır. Bu durum, ayette şöyle ifade edilmektedir: “İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiğine göre hükmedesin diye hakkı (yani hukuk kurallarını) içeren kitabı sana indirdik; hainlerden taraf (hasım) olma!” (Nisâ 4/105)

Hukuk, kitaba yani yazılı kanunlara göre olur. Hz. Peygamber hukuk kurallarını yazarak, genel (külli) kaideler koyarak ve bize yargılama usulünü göstererek ayetteki emri yerine getirmiştir. Dolayısıyla “adil yargılama” onun sünnetlerinden biridir. Mahkemede hainden taraf olmak yasaklanmıştır. Ayetteki bahsedilen hainler kimlerdi? Bunlar Übeyrik kabilesinin önde gelenleriydi. Bir hemşerileri, Rifâa b. Zeyd’in evinin deposuna girerek un çuvallarını ve silahlarını çaldı. Hırsızı yargıya teslim edeceklerine suçu Lebîd isimli bir Müslüman’ın üzerine yıkmaya çalıştılar. Lebîd, “Vallahi hepinizi doğrarım” deyince korkup başka arayışlara girdiler. Ancak hem hırsızı tanıyorlardı hem de onu kolluyorlardı. Katâde ise amcaoğlu Rifâa’nın -günümüz hukukuyla ifade edecek olursak- avukatlığını yapıyordu; davayı ve delilleri takip ediyordu. Suçluyu tespit etti. Davaya Hz.........

© Milli Gazete