Gaziantep’ten Gazze’ye cihad hakikati
Şehrimizdeki değerli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Zahidiye Vakfı sohbet için davet etmişti. Konumuz “cihad hakikati” idi. İlk sohbette farz-ı kifaye olan cihaddan bahsettik. “40 Sahabe 40 Senede 40 Devleti Nasıl Mağlup Etti” kitabımız üzerinden konuya açıklık getirmeye çalıştık. Farz-ı kifaye olan cihadı İslam devleti ilan etmekte, Ümmet-i Muhammed de gönüllü olarak cihada katılmaktaydı. Hulefa-i Raşidin devri başta olmak üzere, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı devletleri ve onlarca İslam devleti, Kur’an-ı Kerim’deki 350’den fazla âyetle yapılan cihat çağrısına cevap verdi ve üç kıtada muazzam yerler fethedildi. Bugünkü İspanya’nın tamamı Endülüs Emevi Devleti tarafından fethedilmişti. Tam 700 küsur sene o topraklar bir İslam mülkü olarak kaldı. Aynı İslam devleti Fransa’nın da yarısını fethetmişti. Osmanlı Devleti’nin sınırları 22 milyon kilometrekareye ulaşmıştı. Osmanlı’nın terekesinden 42 devlet çıktı.
İlk sohbetimizde bu farz-ı kifaye olan cihadı anlattıktan sonra ikinci sohbetimizde “farz-ı ayn” olan cihad üzerinde durduk. Bir İslam beldesine küffar saldırdığında o beldede yaşayan herkese cihad farz-ı ayn olmaktaydı. Yediden yetmişe herkese… Şayet o belde halkı düşmanı defetmeye muktedir değilse bu defa cihad bütün Müslümanlara farz-ı ayn olmaktaydı. Dinleyicilerimize farz-ı ayn olan cihada misal olmak üzere Gaziantep’teki ve Gazze’deki cihadı örnek gösterdik.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı Devleti de “mağlup devletler” arasında sayılmış, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ardından ülkemizin bazı bölgeleri işgal edilmeye başlanmıştı. Gaziantep........
© Milli Gazete
